En Sıcak Konular

Arslan Bulut
Yeniçağ

Arslan Bulut
31 Ekim 2009

Domuz gribi aşısında kobay olmayı da Türk halkı mı istedi?



Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Anadolu Kartalı tatbikatından İsrail’in çıkarılmasıyla ilgili olarak, “Ben halkımın taleplerini bir kenara koyamam” dedi.
Demek ki Türkiye-Suriye sınırındaki mayınlı arazinin 49 yıllığına bir İsrail firmasına kiralanmasını da halk istemişti.
Tayyip Erdoğan da tepkiler üzerine halkını ne kadar düşündüğünü göstermek için “Şimdi ülkemizde küresel sermaye yatırım yapmak istiyor, bakıyorsunuz birileri çıkıyor ‘O, diyor, Yahudi sermayesidir, olmaz’ Yahu arkadaş gelip benim ülkemde yatırım yapacak. 500 milyon dolarlık, 1 milyar dolarlık yatırım yapacak. Yahu işsizlik diyorsun, işte buyur bak adam yatırım yapacak. Yatırım yapınca burada kim çalışacak? Burada İzak çalışmayacak, Hasan çalışacak, Ahmet, Mehmet çalışacak” demişti.
Yani İzak gelip patron olacak, Ahmet, Mehmet, Fatma, Ayşe, onun emrinde çalışacak! Zaten öyle olmadı mı? Telekom’da kim kimin emrinde çalışıyor? Telekom’un Hariri üzerinden İngiliz istihbaratının kontrolüne verilmesini halk mı istedi, Yoksa IMF ve Dünya Bankası mı?
Ya Galataport adı altında İsrailli Ofer’e teslim edilmek istenen yarımada? O da halkın talebi miydi? Ofer ile gizli görüşmeyi de halktan birileri mi ayarlamıştı? Hani Erdoğan’ın önce “görüşmedim” sonra “görüştüm” dediği Ofer!
Limanların, petro kimya tesislerinin, madenlerin satılmasını da Erdoğan’dan halk mı istedi?


* * *


Bugünlerde domuz gribi aşısı gündemde.
Sağlık Bakanı Recep Akdağ, 25 milyon doz domuz gribi aşısıyla ilgili sözleşmeyi bitirdiklerini belirterek, ilk dozları bu ayın sonuna kadar alacaklarını bildirdi.
Diğer taraftan, üretici firmalar, aşının yan etkilerinin tespit edilebilmesi için en az 3 milyon kişi üzerinde denenmesi gerektiğini bildiriyor. 
Peki ilk olarak nerede denenecek bu aşı?
Elbette Türkiye’de!


* * *



Deprem sırasında Amerikan hastane gemisinin yardımını kabul etmedi ve Balkan kökenli Türklerden kan örnekleri alınarak ABD’ye gönderilmesine karşı çıktı diye basında ırkçı ilan edilen, fakat sonra haklılığı anlaşılan eski Sağlık Bakanı Osman Durmuş ise kendisini ve ailesini domuz gribi salgınından korumak için koruyucu tedbirlere başvuracağını, ancak aşı olmayacağını söyledi.
Bilindiği gibi Sağlık Bakanı Recep Akdağ,  “Şubat, mart aylarında eğer grip aşısı yapılmazsa 21 milyon kişi hastalanacak, 5 bin 300 kişi ölecek” demişti.
Durmuş, domuz gribinin laboratuvarlarda üretilen bir virüs olduğuna dair resmi beyanların BM Genel Kurulunda ifade edildiğine dikkati çekti ve domuz gribi sebebiyle bir yılda ölen hasta sayısının tüm dünyada sadece bin beş yüz kişi olduğunu söyledi.
Osman Durmuş, Sağlık Bakanlığının aldığı aşılarındaki alüminyum ve skualen maddelerinin öldürücü ve felç edici etkileri bulunduğunu, aşıların önce hayvanlarda sonra üçüncü dünya ülkelerinde (faz-1) ve nihayet geri kalmış ülkelerde (faz-2) denendiğini anlattı ve  “Sayın Bakan, firma yetkililerinin aşıyı Sağlık Bakanlığına vermeyeceklerini, kendi personelleri marifetiyle Türkiye’de aşılama yapacaklarını’ifade etmiştir. Eğer bu bilgi doğru ise bunun anlamı ’biz 40 milyon denek üzerinde Faz-1 uygulaması yapacağız’ demektir. Ülkemiz insanını üçüncü dünya ülkesi vatandaşı gibi kobay olarak kullandırmak, bu Bakan’a ne gibi bir itibar kazandıracaktır”  diye sordu?


* * *



Sahi, domuz gribi aşısı için kobay olarak kullanılmayı da yoksa Türk halkı mı istedi?
Her türlü aşıyı yeteri kadar üretebilecek enstitü ve araştırma merkezlerinin kapatılmasını kim istedi? Türk halkı mı, dönemin Başbakanı Abdullah Gül mü, yoksa Amerikan ilaç şirketleri mi?



Bu yazı 910 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 4 Eylül 2020 Washington Post ve Die Welt'in iddiaları!
    • 25 Kasım 2019 İktidarda kalmak için akıl dışı yöntemler!
    • 3 Kasım 2019 Suriye'de atılan bütün adımlar BOP'a uyumlu!
    • 30 Aralık 2018 "ABD ile aslında hiçkarşı karşıya gelmedik!"
    • 9 Aralık 2018 Simon Bolivar ve Tayyip Erdoğan!
    • 22 Kasım 2018 Türkiye'nin reçetesi de Denktaş yöntemlerinde!
    • 7 Ağustos 2017 Tayyip Bey dublör mü kullanıyor?
    • 15 Ocak 2017 Kıbrıs'ta asıl hedef İsrail'in güvenliği
    • 10 Mayıs 2016 Ben kabul etmiyorum Sayın Tayyip Erdoğan!
    • 25 Ocak 2016 IŞİD taşeronsa işveren kim?
    • 30 Ağustos 2015 AKP ve PKK'nın ortak hedefi!
    • 26 Mayıs 2015 AKP, tam donanımlı bir suç örgütü mü?
    • 3 Mart 2015 Dolmabahçe yalanları!
    • 17 Şubat 2015 Ula uşaklar, hep elduk mi?
    • 28 Eylül 2014 IŞİD senaryosunun en ince ayrıntıları...
    • 22 Temmuz 2014 Günde bin Müslüman öldüren Müslümanlar!
    • 15 Temmuz 2014 Exeterden komik bilgiler!
    • 5 Temmuz 2014 IŞİDden Büyük İsraile giden yol
    • 10 Haziran 2014 Lice’de bir görgü tanığı anlatıyor
    • 8 Ocak 2013 ABD, İslamcıları niçin kullanıyor?

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,251 µs