En Sıcak Konular

Arslan Bulut
Yeniçağ

Arslan Bulut
22 Şubat 2010

Bir ordu komutanından Genelkurmay'a dilekçe!



Yargı depremi tartışıladursun, biz TSK’yı çökertmeye yönelik asimetrik psikolojik operasyona dönelim.
Bilindiği gibi suçlamalar öyle bir noktaya vardı ki TSK’nın tasfiye edilmesi ve yeni ordu kurulması bile teklif edildi. Bazı kalemlere göre TSK bir suç örgütüdür!
Peki böyle bir durumda TSK’nın kendisini nasıl savunması gerekirdi?
Türk Ordusu’na yönelik suçlamalara nasıl cevap verileceğine örnek olabilecek, bir ordu komutanından Genelkurmay Başkanlığı’na gönderilen bir dilekçe var.
Dilekçe şöyle başlıyor.
“Ordu komutanlarının sefil, çete başı ve dolayısıyla orduların çete olduğu ifade ediliyor. Savunmalarına hiçbir zaman gerek görmeyeceğim bazı kişiler hakkında taşlamalarda bulunmak isterken, vatan ve millet için temiz ve masum duygularla ve türlü zorluklar içinde namus görevini yapan ordularını çete ve aynı şartlarla karşı karşıya bulunan ve tek dayanağı namus ve haysiyetlerinden ibaret bulunan ordu komutanlarını sefil ve çete başı olarak niteleyip dillere düşürmek ne büyük bir ahlâksızlık ve sefil bir vicdansızlıktır.”
Ordu komutanının kim olduğunu merak ediyorsunuz değil mi?
Erzurum Savcısı tarafından çete soruşturmasında şüpheli sıfatıyla ifade vermeye davet edildiği halde gitmeyen 3. Ordu Komutanı Orgeneral Saldıray Berk değil.
Sanıyorum o da Genelkurmay Başkanlığı’nda görüşmeler yaptı ve fikirlerini ifade etti ama üstlerine sözlü olarak ne dediğini bilmiyoruz.

* * *

Biz, ordu komutanının dilekçesine devam edelim:
“Türk Ordularını, onların namuslu komutanlarını bu surette göstermek yeteneği, ancak vatan ve milletin çöküp dağılmasını arzu eden bir alçakta bulunabilir. (Burada dilekçe sahibi, ordu komutanlarının adlarını sayıyor) ... Namus ve doğruluklarından asla şüphe edilmeyecek olan ordu komutanı arkadaşlarımın bu rezilce teşhire karşı ne diyeceklerini bilmem. Yalnız kendi nam ve hesabıma beyan ederim ki benim başında bulunmakla övündüğüm ordular, haydutlardan değil, soylu Türk Milleti’nin namuslu çocuklarından kurulu idi.
O sefil iftiracı şunu da kesin olarak bilmelidir ki ben hiçbir vakit vagon vagon altın teslim alan sefil ve haydut başlarından değilim. Bu namussuzca iftirayı ve sahibini lanetlerim. Bu iftiracı hakkında gereken kanuni işlemin yerine getirilmesi istirham olunur.”
Diyeceksiniz ki kim bu ordu komutanı?
Kim olacak Mustafa Kemal Paşa!

* * *

Alev Coşkun, Cumhuriyet kitapları arasında çıkan “Samsun’dan Önce Bilinmeyen 6 Ay” adlı kitabında belgeleriyle bu olayı da inceledi. Hukuk-i Beşer gazetesi, 14 Mart 1919’da Damat Ferit Hükümeti’ni hitaben bir yazı dizisi yayınlamaya başladı ve ordu komutanlarına çok ağır suçlamalarda bulundu Yazıyı, 31 Mart 1909 olaylarını kışkırtan Mevlanazade Rıfat yazıyordu.
Mevlanazade Rıfat, “Kağıt paranın geçerli olmadığı yerlerde ordu ve mülkiye memurlarının ihtiyaçları için milyonlarca altın ve gümüş para bastırılarak vagon vagon ordu komutanı denilen âli sefillere, (yüksek mevkideki alçaklara) daha doğrusu haydut başlarına teslim edildi” diyordu.
İşte bu iddiaya kimse ses çıkarmayınca Mustafa Kemal Paşa yukarıdaki dilekçeyi yazdı.
Mustafa Kemal Paşa, dilekçede Osmanlı ordusu diyordu, ben ilk planda dilekçenin yazarı belli olmasın diye bu ifadeleri Türk Ordusu olarak kullandım. Dilekçe basında da yayınlanınca Mevlanazade tarafından mahkemeye verilen Mustafa Kemal Paşa, avukatından davanın uzatılmasını istedi. Çünkü 19 Mayıs’ta Anadolu’ya geçecekti.

Bu yazı 1,054 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 4 Eylül 2020 Washington Post ve Die Welt'in iddiaları!
    • 25 Kasım 2019 İktidarda kalmak için akıl dışı yöntemler!
    • 3 Kasım 2019 Suriye'de atılan bütün adımlar BOP'a uyumlu!
    • 30 Aralık 2018 "ABD ile aslında hiçkarşı karşıya gelmedik!"
    • 9 Aralık 2018 Simon Bolivar ve Tayyip Erdoğan!
    • 22 Kasım 2018 Türkiye'nin reçetesi de Denktaş yöntemlerinde!
    • 7 Ağustos 2017 Tayyip Bey dublör mü kullanıyor?
    • 15 Ocak 2017 Kıbrıs'ta asıl hedef İsrail'in güvenliği
    • 10 Mayıs 2016 Ben kabul etmiyorum Sayın Tayyip Erdoğan!
    • 25 Ocak 2016 IŞİD taşeronsa işveren kim?
    • 30 Ağustos 2015 AKP ve PKK'nın ortak hedefi!
    • 26 Mayıs 2015 AKP, tam donanımlı bir suç örgütü mü?
    • 3 Mart 2015 Dolmabahçe yalanları!
    • 17 Şubat 2015 Ula uşaklar, hep elduk mi?
    • 28 Eylül 2014 IŞİD senaryosunun en ince ayrıntıları...
    • 22 Temmuz 2014 Günde bin Müslüman öldüren Müslümanlar!
    • 15 Temmuz 2014 Exeterden komik bilgiler!
    • 5 Temmuz 2014 IŞİDden Büyük İsraile giden yol
    • 10 Haziran 2014 Lice’de bir görgü tanığı anlatıyor
    • 8 Ocak 2013 ABD, İslamcıları niçin kullanıyor?

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,463 µs