En Sıcak Konular

Arslan Bulut
Yeniçağ

Arslan Bulut
2 Haziran 2010

Anayasa’da Muaviye oyunu!



Yazılarımız birçok internet sitesinde yayınlandığı için Yeniçağ okurları dışında farklı kitlelere de bu şekilde ulaşmış oluyoruz. Böyle olunca, farklı tepkiler de geliyor. Bu tepkilerin bir kısmından anladığım odur ki, bazı vatandaşlarımız, Tayyip Erdoğan’ın peşinden gitmeyi, Hz. Peygamberin izinden gitmek zannediyor. Mesela, “Soruyorum size? Hz.Muhammed (S.A.V.)’in peşinden gitmek mi iyi, yoksa CHP’nin mi?” diye soran emekli bir öğretmen vatandaşımız, ayrıca kavmiyetçiliğin İslâm’da yasak olduğunu hatırlatıyor.
Anlaşılan o ki, bu vatandaşımız ve olayları onun gibi değerlendirenler, AKP’nin Anayasa değişikliklerine de Hadisi Şerif muamelesi yapıyor.
***
AKP’nin Anayasa değişiklikleri, devleti ele geçirme oyunudur. Tıpkı Muaviye’nin hilafeti ele geçirmesi gibi
Muaviye de Müslümandı ama oyun içinde oyun kurarak, Halifeliği Hz. Ali’nin elinden almıştı. İki başlı devlet yapısı ortaya çıkınca ve iki tarafın orduları karşı karşıya gelince, Muaviye, kendi askerlerinin mızraklarının ucuna Kur’an sayfalarını geçirmiş, Hz. Ali ordusunda böylece “Kur’an’a karşı mı savaşacağız?” sorusunun sorulmasına yol açmış, savaşı kazanmıştı.
Bugün de gerçekleri söyleyenlerin karşısına, aynı tavırlarla çıkıyorlar!
Kanal seferinden sonra Kudüs’ü işgal eden İngiliz general Allenby, kendisini Müslümanlara “El Nebi” diye yutturabilmişti!
Yine İngiliz casusu Lawrence da Müslüman Arapları, Osmanlı devleti aleyhine kışkırtabilmişti.
***
Kavmiyetçiliği de milliyetçiler veya ulusalcılar değil, Deniz Baykal veya Devlet Bahçeli de değil, Tayyip Erdoğan ve onun peşinden gidenler yapıyor!
İslâm’ın bayraktarı olan Türk Milleti’ni yok sayıp, “Türkiye milleti” diye ne idüğü bilersiz bir kavramı yerleştirmeye çalışmak, Allah’ın ordusu olan bir millete karşı ırkçılık yapmak değil midir?
Geçmişteki daha vahim sözlerini bir kanara bırakalım; Erdoğan daha dün, Fransa’daki Türklere hitap ederken “Fransız pasaportunu almak senin kimliğini kaybetmen anlamına gelmez. Ne senin Türklüğün gider, ne Kürtlüğün gider, ne Romanlığın gider” sözleriyle, kafasında bir millet fikrinin hiç olmadığını gösteriyor. Buradan Fransa’ya giden vatandaşımız, orada etnik kökeni ne olursa olsun Türk olarak kabul edilir. Çünkü pasaportunda ay-yıldızlı Türk bayrağı vardır.
Ağzını her açtığında, bütün etnik kökenleri saymak, başlı başına etnik ayırımcılık değil midir? Milletin adı olan Türklük kavramını, etnik unsurlardan birinin adı gibi değerlendirmek, kavmiyetçilik değil midir?
***
Erdoğan, üstelik “Şu anda da tarihi nitelikte bir Anayasa değişikliğini gerçekleştiriyoruz. Türkiye’yi Avrupa standartlarında bir hukuk sistemine, Avrupa ve modern ülkeler standartlarında bir demokrasiye kavuşturmak için Anayasa’yı değiştiriyoruz” diyebiliyor.
Oysa, yasama ve yürütmeyi tek başına elinde tutarken bir de yandaş yargı oluşturmaya çalışan kendisi değil mi?
Üstelik yargı operasyonuna zemin hazırlamak için, AKP medyası, yüksek yargıçların çoğunun Alevi olduğunu propaganda ediyor! Bölücülük bu değil midir?
Demokrasinin olmazsa olmazı olan yasama, yürütme ve yargı gücünün ayrı ellerde bulunmasını, yani kuvvetler ayrılığı ilkesini ortadan kaldırmaya çalışan kendisi değil mi?
Dolayısıyla, Erdoğan’ın şu ifadelerinin gerçeklerle en ufak bir ilgisi var mı?
Peki bir Müslüman’ın en temel vasfı nedir?
Müslüman yalan söylemez efendiler!
Çünkü yalanla iman bir arada durmaz vesselâm!

Bu yazı 986 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 4 Eylül 2020 Washington Post ve Die Welt'in iddiaları!
    • 25 Kasım 2019 İktidarda kalmak için akıl dışı yöntemler!
    • 3 Kasım 2019 Suriye'de atılan bütün adımlar BOP'a uyumlu!
    • 30 Aralık 2018 "ABD ile aslında hiçkarşı karşıya gelmedik!"
    • 9 Aralık 2018 Simon Bolivar ve Tayyip Erdoğan!
    • 22 Kasım 2018 Türkiye'nin reçetesi de Denktaş yöntemlerinde!
    • 7 Ağustos 2017 Tayyip Bey dublör mü kullanıyor?
    • 15 Ocak 2017 Kıbrıs'ta asıl hedef İsrail'in güvenliği
    • 10 Mayıs 2016 Ben kabul etmiyorum Sayın Tayyip Erdoğan!
    • 25 Ocak 2016 IŞİD taşeronsa işveren kim?
    • 30 Ağustos 2015 AKP ve PKK'nın ortak hedefi!
    • 26 Mayıs 2015 AKP, tam donanımlı bir suç örgütü mü?
    • 3 Mart 2015 Dolmabahçe yalanları!
    • 17 Şubat 2015 Ula uşaklar, hep elduk mi?
    • 28 Eylül 2014 IŞİD senaryosunun en ince ayrıntıları...
    • 22 Temmuz 2014 Günde bin Müslüman öldüren Müslümanlar!
    • 15 Temmuz 2014 Exeterden komik bilgiler!
    • 5 Temmuz 2014 IŞİDden Büyük İsraile giden yol
    • 10 Haziran 2014 Lice’de bir görgü tanığı anlatıyor
    • 8 Ocak 2013 ABD, İslamcıları niçin kullanıyor?

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,337 µs