OSMANLI devleti ve Hilafeti yıkılınca Siyonistler ve beyinsiz emperyalist devletler Ortadoğuyu sunî, kendi başına ayakta duramayan bir sürü küçük devlete ayırdılar. Bölüp parçalayacaklar ve bu suretle idare edip soyup sömüreceklerdi.
Osmanlı zamanında bütün Ortadoğu tek bir devletin idaresindeydi ve barış vardı.
Süper devletin süper zeki başkanları Baba ve Oğul Bushların ektikleri biçiliyor şimdi.
Haksız yere şehid ettikleri Saddam Hüseyin şerlerin ehveniydi.
Ortadoğuda korkunç bir Şeytan satrancı oynanıyor.
Bu savaş büyüyecek büyüyecek ve ABDyi Avrupayı vuracaktır.
Osmanlılar zamanında Sünnîler, Şiîler, Hıristiyanlar, Yahudiler barış içinde yaşıyordu. Şimdi savaşıyorlar.
Irak iç savaşına İran müdahale edebilirmiş. Hele bir etsinler
İranda baskı altında yaşayan 20 milyon Sünnî var
İsrail, altmış sekiz senelik tarihi boyunca, bugün olduğu kadar tehlike ve yıkım tehdidi altında olmamıştı.
IŞİD yüzde yüz bir Sünnî devleti midir, yoksa Vehhabî veya Selefî midir bilmiyorum ama Sünnîler artık uyanmıştır.
Sünnî Şiî savaşı yeni bir şey değildir. Bu savaşın bin yılı aşan bir mâzisi vardır.
Şah İsmail Bağdadı aldığında Sünnî büyüklerinin türbelerini, Sünnî mekanlarını tahrip etmişti.
Osmanlının Ehl-i Zimmete (Yahudi ve Hıristiyanlara) verdiği din, inanç, kimlik, kültür hürriyetini başka hiçbir sistem vermemiştir, veremez.
IŞİD Musul halkına on maddelik bir beyanname yayınlamış. Bütün maddelerini bulup okuyamadım, öğrendiklerim şunlar: Beş vakit namaz bütün Müslümanlara mecburîdir
Kadınlar evlerinde oturacak ve lüzumsuz yere sokağa çıkmayacaktır
Alkollü içkiler, uyuşturucu maddeler yasaktır
Hırsızlık yapanlar, adam öldürenler Şeriata göre cezalandırılacaktır
Zalim rejimlere hizmet edenler tevbe edecektir
Ganimetler Emirül-Müminîn olan zat tarafından Şeriata göre paylaştırılacaktır
Bunlar İslamda olan hükümlerdir.
Bir de türbelerin yıkılması maddesi vardı. İşte o midemi bulandırdı. Büyükler için yaptırılan türbeler bidat olup olmadığı tartışılabilir ama onlar asla yıkılamaz.
Biri kalkıp, süslü ve müzeyyen camiler bidattir deyip yıkılmalarını isteyebilir mi?
Bundan önceki yazımda, film yeni başladı demiştim. Bakalım karşımıza nasıl bir senaryo çıkacak
Üçüncü dünya savaşı çıkar mı dersiniz? Kim bilir
Yaşayan görecek.
(İkinci yazı)
Şile Seyahatim
HAFTA başında iki geceliğine Şileye gittim. İstanbulun Anadolu yakasında altı ay içinde ne kadar çok gök delen yapılmış
Gerçekten zina, bina, riba zamanında yaşıyoruz.
İstanbul Şile arasındaki yolun tamamının altı şeritli (üç gidiş, üç dönüş) olması için çalışmalar yapılıyor.
İstanbulun Anadolu tarafının hafriyat toprakları Şile civarına atılıyor. Yol, dev kamyonlarla dolu. Hafriyatın atıldığı yerde bir kilometreden uzun kamyon kuyruğu vardı.
Ziraat, hayvancılık, seracılık, ticaret, üretim can çekişiyor. Tarlalarını yazlık yapılmak üzere iyi paraya satan köylülerin çoğu, hazır parayı yiyor ve bir iş yapmıyor. Köylere şehirlerden kamyonlarla sebze, meyve, ekmek getirilip satılıyor. Tarla paraları bitince ne yapacak bu vatandaşlar?
Yol kenarlarında odun yığınları gördüm. Demek ki, devlet hâlâ köylüye ağaç kestiriyor.
Köylü genç kızların hepsi artık tesettüre girmiyor, başı açık çok kız gördük.
Büyük köylerde marketler açılmış.
Hayli gözleme ayran çay satan, kahvaltı veren yerler gördüm. Bir tekinde, evet bir tekinde bile fiyatlar yazılı değildi. Niçin yazmıyorlar? Devlet ve Belediyeler niçin yazmaları için baskı yapmıyor? Bendeniz artık yol kenarında durup gözleme yemiyorum. Sebebini söylememeyim, tahmin edersiniz
Topraklarının büyük kısmını denizden kazanmış olan Hollandayı düşünüyorum, bir de bu bölgeyi. Bu topraklar Hollandalıların, Çinlilerin, Japonların, İsrailin elinde olsa; ziraat, hayvancılık, arıcılık, seracılık, fidancılık, çiçekçilik, peynircilik, tarla balıkçılığı, el sanatları sahalarında harikalar meydana getirirler, üç şeritli yollar üretimi taşımaya yetmez. Ya Rabbi, biz ne kadar tembel olmuşuz.
Şile civarında bazı müteahhitler beş on dönüm arazi almışlar ve içine tıkış tıkış arı kovanı gibi villalar yapmışlar. Kırsal kesimde böyle iç içe yazlık mı olurmuş. Kabahat böyle müteahhitlerde değil, bu binaları satın alanlarda.
Bazı yazlıklar gördüm. Etraflarında Çin seddi gibi granit duvarlar... Yahu burası kırsal kesim, öyle korkunç ve ezici duvarlar yerine tırmanan güllerle, engelleyen dikenli bitkilerle kaplı yeşil çitler yapsalardı daha güzel ve araziye daha uyumlu olmaz mıydı?
Bu bölgede ziraati, bahçeciliği, meyvecılığı (Burada bütün meyveler yetişmez), arıcılığı, fidancılığı, tarla balıkçılığını, eski Şile bezini geliştirmek için, yerli halkı üzmeden ve tedirgin etmeden başka bölgelerden her köye çok çalışkan, çok temiz, çok ahlaklı, çok uyumlu fakir insanlar getirmek gerekir, ayrıca, yine nüfusu çalışkan insanlardan oluşan yeni örnek köyler kurulmalıdır.
Param, imkanım olsa yol kenarında bir kır lokantası açarım. Yarı kepekli tam buğday unundan, halis tereyağdan ve zeytinyağından, kaliteli peynirli, kıymalı, ıspanaklı, pazılı, ısırganlı, mantarlı harika gözlemeler
Tadı damağınızda kalacak köy kahvaltıları
Köy yoğurdundan yapılmış nefis ayran, yarım saatte bir yenilenen kaliteli çay... En lüks pidecide bile bulamayacağınız pideler
Fiyatlar son derece makul. Beş yüz bin liralık Neronî bir jeep ile gelenden de, külüstür bir otomobil ile gelenden de aynı ücret alınıyor. Lokantanın kapısının önüne iki metre boyunda bir liste ve ücret yaftası
Müşterisiz kalmaz sanırım.
Şilenin eski Belediye Başkanı beyefendi tekrar seçilmiş. Ehliyetli, liyakatli, dosdoğru, namuslu, ahlaklı, faziletli, yemez ve yedirmez bir zattır. Hayırlı başarılar diliyorum. Bir gün randevu alıp ziyaretine gideceğim ve kendisine bazı raporlar sunacağım.
Kır evimde zaman İstanbuldaki gibi çok hızlı fıldır fıldır akmıyor. Köyün iki günü İstanbulun bir haftasına denk. İstanbulda insanın aziz ömrü trafikte, insan kalabalığı, itiş kakış, hengâme, hay huy içinde ziyan oluyor.
Dört defa hırsız girdikten sonra kır evimi imar ve dekore etmiyorum.
Evde beş akrep bulduk, kavanoza koyup ormana attık.
Fındık fareleri uyku tulumunu delmişler. Bir uyku tulumu için cana kıyamam, onlara dokunmadım. Fareleri kaçıran titreşimli bir alet varmış, bulabilirsem ondan alacağım.
Evimin suyu gerçekten nefis. Peş peşe üç bardak içseniz, dördüncüsünü içmek istiyorsunuz.
Köyde iki gece yattık, üçüncü gün öğle yemeğini yedik, namaz kıldık, yola çıktık. Elveda temiz hava, huzur, rahat, sessizlik
Bir de İstanbula geldim ki, Irak Şam İslam devleti kuvvetleri Musulu ele geçirmiş
Köyde telefon çekmiyor, bilgisayar da yok
Yüzde doksan dokuzu kötü, iç karartıcı, ümit kırıcı haberlerden uzak kalıyorsunuz.
Son günlerin en iyi haberi şu: Sahibi, Kangal köpeğini 350 kilometre ötedeki bir akrabasına götürüp vermiş. Hayvancağız o uzun mesafeden dönüp geri gelmiş. Geldiğinde ayakları, durup dinlenmeden yürüdüğü için yara bere içindeymiş. Köpeğin şu vefasına bakınız. Ah biz insanlar!.. Nicemiz vefa konusunda köpek kadar olamıyoruz.
15.06.2014
http://www.milligazete.com.tr/koseyazisi/Osmanlidan_Sonra_Kaos_ve_Anarsi/20334#.U6CFXvl_tCY
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle