Fransız ihtilalinde yıkılan Bastillein kuleleri devrim sonrası resmedildiği kadar büyük değildi. O büyük kuleler yıkılanaristokrasinin sınıflı toplumun imtiyazın kuleleriydi.
O gün bugün gündelik dilimiz eşitlikçi ve demokrat binlerce kelimeyle doldu.
Mesela park kelimesi demokrat eşitlikçi bir kelimedir! Çünkü park kimsenin imtiyazında özel mülk değildir. Herkes parka kimlik tapu göstermeden girebilir. Zenginlik soyluluk ayrıcalıklı olan olmayan herkes.
Herkes kelimesi çok moda oldu, hukuk ve yasalar herkesi eşitleyen herkes kelimesiyle inşa edildi. Herkesi çıkartın geriye hukuk ve anayasa kalmaz.
Tiyatroda localar vardı, localar imtiyazlı aristokratlarındı, bir gün tiyatro, biletli hale geldi, bilet alan herkes aristokrat olsun olmasın hepsi eşit koltuklarda oturmaya başladı, birbirine üstünlük kurmadan aynı koltuklarda.
CUMHURİYET BU MASKEYİ EBEDİYEN KALDIRDI
Şaşıracaksınız ama eski toplumun aristokratları maskeli balonun maskeleri arkasına gizlenmeden eşitlenemiyor halka inemiyordu, maskeli balo insanları eşitliyordu, maskeler altına gizlenmiş insanlar herkesle bir, eşit oluyordu, ama maskeli balo süresince geçici bir süre, cumhuriyet bu maskeyi ebediyen kaldırdı.
Gün geldi en alt sınıf köylüler orduda subay olarak yükselmeye başladı, en yüksek komutanlıklar soylu aristokrat olmayan sıradan köylü çocukların eline geçti.
Ülkemizde altmışlı yıllarda yüksek yargı makamlarına hep yatılı okumuş Karslı Erzurumlu Vanlı çocuklar oturuyordu.
Aristokrasi sınıfını belirten aşırı süslü peruklu giyiyordu, bugün giydiğimiz düz tşörtmesela bugünkü gündelik giysilerimiz hepsi demokrat bir giysidir.
Altın elmas mücevher yüksek sınıfın zenginlik asalet fiyakalarıdır, ancak tarihin ilk gününden beri değerini kaybetmeyen ve bütün ihtilaller ve büyük teknolojik devrimlere rağmen güzellik ve beğenisi değişmeyen boncuktur.
Bugün zengin fakir boncuk kullanmayan kullanmamış kadın yoktur. Boncuk bütün coğrafyalarda dayanıklılığını taş devrinden beri ispatlamış en demokrat en eşitleyici nesnedir.
Hapishane artık eşitleyici demokrat bir yerdir, herkesin hücresi herkese eşittir, kimse kovuşunu imtiyazlı özel evi haline getiremez, getirmesi suçtur, tımarhaneler ve dini kurumlar aynı eşitlikçi rasyonel akılla düzenlenmiştir.
Okullar ve dersaneler ve sıralar, herkes aynı sıralarda oturur, hiç kimse kayıralamaz.
Sınavlar, herkes aynı sorulara aynı fırsat eşitliğine sahiptir.
Yurttaşlık sıradan insanın destanıdır.
Sahiller herkesindir, hiç kimsenin özel imtiyazlı malı haline getirilemez, getirilmesi suçtur.
Ormanlar kamunundur, birkaç zengin ve kaçakçının deposu haline getirilemez, getirilmesi suçtur.
Dereler herkesindir, kimse kurutamaz kimse set vuramaz kimse suyun akışını huzurunu bozamaz.
Yaylalar herkesindir, kimse çitlerle çevirip özel mülkü haline getirilemez.
HİÇ KİMSENİN NÜFUS KAĞIDI ALTIN VARAKLI DEĞİLDİR
Ülke bütçesi herkesindir, vergiler herkese eşittir, bölüşümü adil olmak zorundadır, yatırımlar birkaç imtiyazlıya değil geniş kitleler lehine olmalı dağıtılmalıdır.
Göller barajlar evlere tarlalara eşit adil dağıtılmalı kamunun faydalanma hakkı herkese eşittir. (Türk sineması ilk büyük ödülü susuz yaz bu temayı işler.)
Hiç kimsenin nüfus kağıdı altın varaklı değildir
Dilekçe şikayet hakkı herkesindir, kimsenin dilekçesi diline dinine mezhebine bakılmaksızın sümenaltı edilemez.
Herkesin dava dilekçesinde laz çerkes Boşnak değil davalı-davacı yazar.
Hepimiz derneklere üye oluruz, çerkes üye laz üye olunmaz.
Hepimiz öğrenci oluruz, Boşnak öğrenci kürt öğrenci olunmaz.
Hepimiz seçmen oluruz, kürt seçmen laz seçmen olunmaz.
Hepimiz bireyiz.
Hepimiz mühendis doktor oluruz. Kürt mühendis laz mühendis olmaz.
Hepimiz hasta oluruz, laz hasta çerkes hasta olunmaz.
Hepimiz vatanseveriz hepimiz askeriz, çerkes asker Boşnak asker olunmaz.
Kura çekeriz, eşit fırsatları eşitçe herkes için kullanırız.
Yaşlılar deriz, bakıma muhtaçlar deriz, engelliler deriz, laz engelli gürcü engelli demeyiz.
Ekmek kuyruğu bilet kuyruğu herkes içindir, bu kuyruk laz kuyruğu, demeyiz, ben dinciyim diyenleri kuyruğun başına geçiremeyiz.
Maç kalabalığı Pazar kalabalığı herkesi ifade eder, hiçbir şekilde Lazların Boşnakların çerkeslerin kalabalığı demeyiz.
Sinsi deriz gaddar deriz şeytan deriz kötü adam deriz, sinsi laz gaddar çerkes demeyiz.
Çünkü modern sanayi devriminin dili artık bütün coğrafyalara girmiş sinmiş ve içtenlikle benimsenmiştir.
Çünkü ikiyüzyıldır BÜTÜN İNSANLAR ÖZGÜR ve EŞİT DOĞAR.
İki yüzıldır Egemenlik Ulusa Aittir.
KAHREDİCİ GÜNLER YAŞIYORUZ
Fransız ihtilalinin ilk günlerinde kilisenin mal varlığı kiliseden alınıp hazineye aktarılırken papazlar şöyle itiraz eder: o manastırlarda yoksul çocukları büyütüyoruz.
Yurttaşlar şöyle cevap verir: Ama sadece kendi mezhebinizin çocuklarını büyütüyorsunuz.
Devlet bütçesi o mezhep bu mezhep ayırmadan herkese yurt açar.
Öğrenci yurtları bir mezhebin bir dinin bir şeyhin olamaz.
Fransız İhtilalinin ilk günlerinde kilisenin arazileri genel bütçeye aktarılırken papazlar yine şöyle karşı çıkar: kilise olmadan insanları birbirine tutan inancı nasıl inşa edeceksiniz.
Yurttaşlar şöyle cevap verir: Irkına diline mezhebine bakmadan bir ekmeği ikiye bölün, ekmeğin bölündüğü o yerden bir ışık çıkacaktır, ayrım gayrım demeden bölüşülen bu ekmek, herkesi insanlığı kardeşleyecektir.
Yurttaşların dedikleri bugün bütün coğrafyalarda insanlığın tek umudu eşitlikçi demokrat siyaseti tek umut haline getirmiştir.
Ama bugün insanlık üstünde oturduğu varolduğu kazandığı biriktirdiği işkencelerden ihtilallerden çıkartıp önümüze koyduğu bu siyasi değerleri çoktan unuttu, kahredici günler yaşıyoruz.
Yazarlar medya akademisyenlerimiz nezdinde insanları ırk mezhep din ayırtetmeden bir arada tutan kurumların dilin hiçbir itibarı kalmadı.
Ve hatta yeni yetişen gençlerin insanları ırk dil din ayrımı yapmadan bir arada tutan ortak kurumlara karşı duygusal hiçbir ilgisi kalmadı.
İşte seçim arifesinde, bir parti dinci bir parti, diğer parti ırkçı bir parti, diğer parti cemaat partisi
Artık bir toplumun her kesimin ortak kullandığı yurttaşlık kardeşlik dostluk arkadaşlıkkelimelerinin değeri birleştiriciliği kalmadı.
Türkiyede seksen yıldır siyasi makamlar ve devlet sağın özel mülküdür.
İktidar elitleri Osmanlıdan günümüze otuz yıllık Cumhuriyet arası hariç feodal ve dini ünvanları hala elinde tutmaktadır.
Şeyhler ve ağalar sağ siyasette mutlak egemendir.
Türkiyede yurtlar cemaatin elinde, diyanet sünnilerin elinde, genel bütçe çoktan sağ muhafazakar dinci yapıların arpalığı olmuştur.
Devlet dediğimiz şey feodal ve dini ünvanla siyaset yapanların arpalığınadöndürülmüştür.
Din mi devlet içindir devlet mi din içindir?, bu soruya Cumhuriyetin ikiyüzyılına rağmen hale devlet din içindir diyenler ülkemizde iktidardadır.
Devlet herkesin devletidir, bir cemaatin bir mezhebin bir kavmin devleti olamaz.
Oysa hala sınavları kazananlar onlardır, likayatsız esersiz en büyük yargı kurumlarına oturtulan onlardır, dokunulmaz imtiyazlı ayrıcalıklı olanlar seksen yıldır sağcı dinci mezhepçi feodal ünvanları ve kendi icad ettikleri kutsallıklarıyla onlardır.
ŞEYTANLAŞMIŞ DİNCİLİK VE IRKÇILIK, SİYASETİNİZE ÖZGÜR SEÇİMLERİNİZE, HAYIRLAR GETİRSİN
Artık insanlarımızın doğuştan iki ayrı önyargısı vardır, birileri dindarım önyargısıyla, diğeri Kürtümönyargısıyla siyaset yapmakta. Ve bu önyargılarını değiştirecek hiçbir yazar medya ve eğitim kurumu ülkemizde kalmamıştır. Ve milyonlarca insan bütün siyasete ve bütün hayatlarına bu önyargılarla karar vermekte bu önyargılarla yaşamaktadırlar.
Oysa Bütün Ölümlüler Eşittir, Cumhuriyetin kurulduğu günden beri ilahi yasasıdır.
Aristokrasiyi imtiyazlı sınıfları şeyhliği feodal ünvanları kaldıran cumhuriyetin çığlığı:
Her ölümlü hukuk önünde eşittir!
Eşit midir?
Bu dinci ve bu ırkçı önyargıları medyamız yazarlarımız akademisyenlerimiz pohpohlayıp çogalttıkça bu eşitlik mümkün olacak mı? Oysa aşikar görünen feodal dini mezhepçi ünvanlarla iktidarı ele geçirenler iç savaş çıkartma yetkisi dahi(!) almakta.
Ülkemizin kendi geleneksel doğasına uygun bir aristokrasi sınıfı hiç değişmemiştir, şeyh ve seyit ve tarikat ve cemaat ve hacı hocaya tapınılması, bir dini soylular sınıfının siyasette ve devlette değişmez mutlak egemenlik kurduğunun acı ve açık göstergesidir.
Seksen yılı aşkın ülkemizde siyaset dindarım ağayım kürt aşiretiyim önyargıları gölgesinde yapılmakta ve siyasi kadrolar hep şeyhlik ve ağalarla ve bunların özü bozulmamış absürd biçimleriyle doldurulmaktadır.
Siyasetin dili gündelik konuşmamızın dili medyamızın dili artık hepimizi eşitleyen hepimizi herkes yapan eşitlikçi demokrat cumhuriyetçi dilini çoktan kaybetmiştir.
Şehirlerinizde modern ve işlek ve kardeş bir diliniz olmasını istiyorsanız, ortaçağların bu ağalı dinci seyitli mezhepçi cemaatçi kavimci dilini folklorük anlamları dışında asla kullanmamalısınız. Yoksa yüzyıllar şahit olmuştur mezhebin ve kavmin içinden bir canavar çıkıp ülkeyi orta-doğuda görüldüğü gibi dibi görülmez kardeş kavgasının içine sokar, soktu, sokuyor.
Tarihleri ortaçağları iç savaşlarla paramparça eden imtiyazlıların dokunulmazlıkların feodal ve dini soylulukların dilini terk edemeyen toplumlar iflah olamaz, hepsi dağılmış ve tarihten silinmiştir, herkes hepimiz dilini bulamayan hiçbir toplum birliğini inşa edememiştir.
Ortaçağ soyluların kılıcı ve atı, dinci ve kavimci önyargılarıyla kayırılmayı bekleyen esersiz kişiliksiz mesleksiz bu ünvanlardır, bu ünvanların hepsi hiyerarşiktir, insanları büyük küçük alt üst ya da ezen ezilen sömüren sömürülen diye çaresizleştiren sınıfların kastın içine hapseder.
Cumhuriyet ayrım gayrım yapmadan kişinin dinine ırkına bakmadan eserine ürününe mesleğine bakar!
Şimdi seçim meydanında mesleksiz işsiz kişiliksiz esersiz milyonlarca insan, biri dinciyim diyor diğeri Kürtüm diyor
Bu yol kapalıdır, bu yoldan iç savaştan başka çıkış yoktur.
Ülkenin yurttaşların kardeşliğin cumhuriyetin yolunu açmak istiyorsanız, kişilere dini ve feodal ve kavmi ünvanlar vermeyin.
Soyut konuşun, herkes gibi. Sen ben biz. Biz siz onlar gibi.
Geometri ve matematikin kavramları soyuttur, bir, deriz, üçgen deriz, ne bir lazdır, ne üçgen boşnaktır, hukukun dili soyuttur.
İnsanoğlu yüzlerce yıl süren iç savaşlardan bu soyut kavramları kullanarak kurtulmayı başardı.
Yurttaş gibi birey gibi biz gibi soyut konuşarak imtiyazları dokunulmazlıkları geleneksel soyluluk ünvanları tarihten silmeye çalıştılar.
Başka türlü hiçbir toplum herkese anayasa yazamaz.
Bu basit yurttaşlık bilgisi olmadan modern toplumda hiç kimse yazar olamaz.
Bu basit yurttaşlık bilgisi olmayan insanlar kul köle adamı müridi ya da terörist hain düşman olur.
Modern toplumda siyasetin formülü budur.
Bu siyasi formüle karşı gelip hala kendine demokrat hala kendine liberal diyenlerin tarihte bilimde insanlıkta yeri yoktur
Dincilerin ve kavmiyetçilerin şarlatanlarına destekçilerine pohpohlayıcılarına tarihin hiçbir coğrafyasında demokrat denmez liberal denmez
Seçim meydanında ey yurttaşlar diyen tek bir siyasetçi kalmadı.
Otuz yıldır beyni aklı baskına uğramış delirmiş bir medya ve siyaset içindeyiz.
Ne diyelim.
Şeytanlaşmış dincilik ve ırkçılık, siyasetinize özgür seçimlerinize, hayırlar getirsin.
Nihat Genç
Odatv.com
http://www.nihat-genc.com/nihatgenc/yazlar/511-bir-ulusun-kimyas-nasl-bozuldu
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle