En Sıcak Konular

Arslan Bulut
Yeniçağ

Arslan Bulut
31 Ekim 2009

AKP ve AB'nin Hasan Sabbah taktikleri!



AB Komisyonu ve Avrupa Gazetecilik Merkezi desteğiyle Brüksel’de Türkiye’den gelen bazı gazetecilere eğitim semineri verildi! Anadolu Ajansı’nın haberine göre seminere Türkiye’de AB Bilgi Bürolarının bulunduğu illerden toplam 15 gazeteci katıldı. AB Bilgi Büroları, hükûmetin emriyle ve valiliklerin bünyesinde kuruluyor. Bu bürolarda AB propagandası yapacak eleman yetiştiriliyor. Nitekim yerel basındaki gazetecileri de kurstan geçiriyorlar. Özellikle Almanya, son zamanlarda Türkiye’deki yerel basınla yakından ilgileniyor. Bazı yerel gazetelere kredi verme girişimleri bile var!
Seminerde Türk gazetecilere bir konuşma yapan, eski AB Komisyonu yetkilisi Albert Maes, Türkiye’nin AB üyeliğine ilişkin bir soru üzerine  “çok problem olduğunu” belirterek, “Öncelikle nüfus. Birkaç yıl içinde Türkiye, Avrupa Parlamentosunun en büyük ülkesi olacak. AB içinde bazı kesimler, Türkiye’nin Müslüman olmasını bazı kesimler de çok ucuz mal üretmesini problem olarak görüyor” dedi.
Maes, “Bana kalırsa, aramızdaki ilişkiyi olduğu gibi tutalım, AB entegrasyonunu ilerletelim. Acelemiz olmasın, fakat perspektifimizi açık tutalım ve gideceğimiz noktayı bilelim. Türkiye reformlarını yapmaya devam etmeli, AB de Türkiye üyeliğinin başarılı olması için kendi içinde reform yapmaya devam etmeli” sözleriyle AB’nin taktiklerini anlattı ve “Ayağınızdaki diken şu an Kıbrıs. Doğru veya yanlış. Bu bir problem ve çözülmesi gerekiyor” diye birinci çinkonun ne olduğunu açıkladı!


* * *


Görüldüğü gibi, AB de, Türkiye’nin AB’ye girip girmemesini değil, sürecin devam etmesini önemli buluyor. Tıpkı, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül gibi. Gül de “önemli olan reformların devam etmesi” diyor.
Çünkü süreç devam ederse, Türkiye’nin ayağından, Kıbrıs dikenini, Ermenistan dikenini, Kürt dikenini, Alevi dikenini, “Ne mutlu Türk’üm diyene”  dikenini, hatta Atatürk dikenini çıkarma şansları var. Bu arada Fırat ve Dicle su havzasını, İsrail’in de dahil olduğu uluslararası bir komisyonun yönetimine verebilirlerse ne ala! Zaten dikenleri çıkardıkları zaman ortada Türkiye diye bir devlet kalmayacak!


* * *



Demek ki Ankara’nın şerrinden Brüksel’in şefaatine sığınmak böyle bir şeymiş. Hasan Sabbah’ın, ölüme göndereceği fedailerine yalancı cennet vaat etmesi hatta uyuşturucu vererek sahte cennetinde bir hafta yaşatması örneğinde olduğu gibi Avrupa Birliği’ne girişi bir cennet olarak takdim edenler, Türk halkının yüzde 47’sini, başörtüsü gibi meseleleri kullanarak, özetle dini değerleri de istismar ederek bu yalanlarla ikna etmiş ve şimdi onların temsilcilerine her istediklerini yaptırmaktadır.
“Yıkım Süreci”nin adına “Milli Birlik Projesi” diyerek bu konudaki aldatma ve kandırmayı sürdürüyorlar. Türk Milleti, egemenliğini, AKP iktidarının yalanlarına inanarak farkına bile varmadan terk etmektedir. Ana kütle bu şekilde kandırılırken milletin içindeki farklılıklar kışkırtılarak, etnik ve dini grupların tarihteki mağduriyetlerinin bugün telafi edileceği ümidi verilerek, onlardan da tam destek alınmaya çalışılıyor.
Açılım süreci ile AB sürecinin taktikleri aynıdır. Çünkü hedefleri aynıdır. İkisinde de Ankara’yı başkent yapan değerlerin yok edilmesi hedeflenmiştir.
Halk, kendi kararıyla kendi ipini çekmiştir ama bundan haberi bile yoktur!
İşte medya operasyonunun asıl sebebi budur. Kimse millete gerçekleri anlatmasın istiyorlar. Bizi susturmak istemelerinin sebebi de budur.



Bu yazı 982 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 4 Eylül 2020 Washington Post ve Die Welt'in iddiaları!
    • 25 Kasım 2019 İktidarda kalmak için akıl dışı yöntemler!
    • 3 Kasım 2019 Suriye'de atılan bütün adımlar BOP'a uyumlu!
    • 30 Aralık 2018 "ABD ile aslında hiçkarşı karşıya gelmedik!"
    • 9 Aralık 2018 Simon Bolivar ve Tayyip Erdoğan!
    • 22 Kasım 2018 Türkiye'nin reçetesi de Denktaş yöntemlerinde!
    • 7 Ağustos 2017 Tayyip Bey dublör mü kullanıyor?
    • 15 Ocak 2017 Kıbrıs'ta asıl hedef İsrail'in güvenliği
    • 10 Mayıs 2016 Ben kabul etmiyorum Sayın Tayyip Erdoğan!
    • 25 Ocak 2016 IŞİD taşeronsa işveren kim?
    • 30 Ağustos 2015 AKP ve PKK'nın ortak hedefi!
    • 26 Mayıs 2015 AKP, tam donanımlı bir suç örgütü mü?
    • 3 Mart 2015 Dolmabahçe yalanları!
    • 17 Şubat 2015 Ula uşaklar, hep elduk mi?
    • 28 Eylül 2014 IŞİD senaryosunun en ince ayrıntıları...
    • 22 Temmuz 2014 Günde bin Müslüman öldüren Müslümanlar!
    • 15 Temmuz 2014 Exeterden komik bilgiler!
    • 5 Temmuz 2014 IŞİDden Büyük İsraile giden yol
    • 10 Haziran 2014 Lice’de bir görgü tanığı anlatıyor
    • 8 Ocak 2013 ABD, İslamcıları niçin kullanıyor?

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,072 µs