En Sıcak Konular

Arslan Bulut
Yeniçağ

Arslan Bulut
31 Ekim 2009

Peşin ödül ve protokol sahtekrlığı



Orhan Pamuk, Nobel edebiyat ödülü aldığı zaman, Banu Avar, “Sınırlar Arasında” programında, ABD’nin Nobel ödülünü psikolojik operasyonlarında kullandığını, parayı verenin düdüğü çaldığını bütün ayrıntıları ile sergilemiş, İsveç’in yaptığı soykırımları ve yerli bir ahaliyi nasıl zorla kısırlaştırdıklarını da hatırlatmıştı.
Viyana gazetesi Salzburger Nachrichten’den Birgit Cerha, Orhan Pamuk’a neden ödül verildiğini şöyle izah etmişti:
“Batılı yorumcular, Pamuk’a bir ’öncü’ ve Türk milliyetçiliği karşısında bir ’garantör’gözüyle bakıyor. Pamuk, bu ödüle layık görülen ilk Türk olmasına rağmen, Boğaz’da buna sevinenler ancak liberal aydın çevreler oldu.”
Cengiz Aytmatov veya Yaşar Kemal dururken niçin Orhan Pamuk tercih edilmişti?
Onu da Yusuf Gedikli anlatmıştı:
“Batı hiç sevmediği ve yok saymak istediği Türk kültürünü ödüllendirmek, yüceltmek istemez. Nobel, bir yazarın büyük veya küçüklüğünün tescili değildir. Lakin bir yazarın Nobel alması Batı’ya yararı olduğunun tescili sayılabilir. Zira Nobel’in amacı batı kültürünü egemen kılmaktır. Misyonu budur. Ancak batıyla iş birliği yapanlara verilir.”

***

Peki Obama’ya neden Nobel Barış Ödülü verildi?
ABD Başkanı Obama’ya henüz bir varlık göstermeden Nobel Barış ödülü verilmesi konusunda bizim herhangi bir değerlendirme yapmamıza gerek yok aslında. Amerikan basını, ne gerekiyorsa yazdı.
CNN televizyonunun İnternet sitesinde çıkan yazıda bir Amerikalı, yaşananların, Nobel’i adeta “sahte bir ödüle” dönüştürdüğünü belirtiyor.
Los Angeles Times gazetesinde yayımlanan başyazıda da “Obama’yı başkanlık görevine layık gördük ve onu bir önceki başkana kesinlikle tercih ederiz. Ama başkan olduktan bu kadar kısa süre sonra bu ödülü nasıl hak ettiğini anlamak zor. Nobel komitesi, sadece Obama’yı utandırmakla kalmadı, ödülün güvenilirliğini de azalttı” yorumunda bulunuluyor. Yazıda, Obama’nın “bir George Bush olmadığı için” bu ödüle layık görüldüğü izleniminin doğduğu da belirtiliyor!

***

Sözde bir barış girişimi de Türkiye ile Ermenistan arasında yaşanıyor. ABD, Avrupa ve Rusya, Türkiye’nin Ermenistan ile sınır açma protokolü imzalamasını hararetle karşıladı. Çünkü Türkiye iç politikasındaki tarihi kırılma sebebiyle meseleyi uluslararası düzlemlere taşımayı kabul ediyor. Azerbaycan bu durumdan memnun değil. Türksam Başkanı Sinan Oğan, bakın ne diyor:
“Ermenistan muhtemelen Nisan 2010 tarihinde kadar Dağlık Karabağ’dan çekilmeyecek ve o tarihte Türkiye üzerinde yoğunlaştırılacak soykırımı tanıma baskısı ile protokolleri meclisten geçirteceğini düşünmektedir. Böyle bir gelişme karşısında Türkiye soykırımın tanınması ile protokollerin meclisten geçirilmesi arasında kalacaktır. Bu durumda protokollerin meclisten geçme ihtimali yüksek olur. Ama bu durumda Azerbaycan kaybedilir.
Azerbaycan Devlet Başkanı İlham Aliyev Türkiye’nin Karabağ sorunu çözülmeden sınırı açmasının Ermenistan’ı barış masasında daha uzlaşmaz bir tutum takınmaya iteceğini ve bunun sonucunda da bu sorunun istenmeyen bir yöne kayacağını daha açık bir ifadeyle savaşın devreye girebileceğini söylemektedir.”

***

Esasen Karabağ, Türk Dünyası’nın gırtlağıdır. Ermenistan, Rus ordusu ile birlikte, Türk Dünyası’nın boğazına çökmüştür. AKP iktidarı, bu duruma meşruiyet kazandırmaktadır.
Protokollerin imzalanması tıpkı Nobel barış ödülü gibi uluslararası bir sahtekârlığın kabul edilmesidir. 



Bu yazı 967 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 4 Eylül 2020 Washington Post ve Die Welt'in iddiaları!
    • 25 Kasım 2019 İktidarda kalmak için akıl dışı yöntemler!
    • 3 Kasım 2019 Suriye'de atılan bütün adımlar BOP'a uyumlu!
    • 30 Aralık 2018 "ABD ile aslında hiçkarşı karşıya gelmedik!"
    • 9 Aralık 2018 Simon Bolivar ve Tayyip Erdoğan!
    • 22 Kasım 2018 Türkiye'nin reçetesi de Denktaş yöntemlerinde!
    • 7 Ağustos 2017 Tayyip Bey dublör mü kullanıyor?
    • 15 Ocak 2017 Kıbrıs'ta asıl hedef İsrail'in güvenliği
    • 10 Mayıs 2016 Ben kabul etmiyorum Sayın Tayyip Erdoğan!
    • 25 Ocak 2016 IŞİD taşeronsa işveren kim?
    • 30 Ağustos 2015 AKP ve PKK'nın ortak hedefi!
    • 26 Mayıs 2015 AKP, tam donanımlı bir suç örgütü mü?
    • 3 Mart 2015 Dolmabahçe yalanları!
    • 17 Şubat 2015 Ula uşaklar, hep elduk mi?
    • 28 Eylül 2014 IŞİD senaryosunun en ince ayrıntıları...
    • 22 Temmuz 2014 Günde bin Müslüman öldüren Müslümanlar!
    • 15 Temmuz 2014 Exeterden komik bilgiler!
    • 5 Temmuz 2014 IŞİDden Büyük İsraile giden yol
    • 10 Haziran 2014 Lice’de bir görgü tanığı anlatıyor
    • 8 Ocak 2013 ABD, İslamcıları niçin kullanıyor?

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,352 µs