En Sıcak Konular

Mehmet Şevket EYGİ
Milli Gazete

Mehmet Şevket EYGİ
6 Şubat 2010

Ordu Yıpratılmamalıdır



Devlet konusunda son kırk elli yılda çok aşırı fikirler, ifratlar tefritler sergilendi. Bazı radikal aktivist İslâmcılar "Batsın bu devlet!.." gibi sözler ettiler. Devletin batmasının Türkiye'nin batması manasına geleceğini anlayamadılar.

Türkiye şu üç şeyden ibarettir.

1. Türkiye devleti yâni tarihî devamlılık.

2. İster vatan deyin, ister ülke, bir coğrafya.

3. Millet veya halk yahut halklar.

Devlet ile düzeni veya sistemi mutlaka birbirinden ayırt etmek gerekir.

Devlet dursun, düzen değişsin.

Devletin ıslahı (iyileştirilmesi) düzenin değişmesiyle olur.

Devlet bardaktır, düzen onun içindeki süt veya şaraptır. Şarap istemiyorsan, bardağı kırman gerekmez, onu döker bardağı çalkalar, yerine süt koyarsın.

Şarap kötü diye bardağı kırmak ahmaklıktır.

Devlet cevherdir, düzen veya sistem arazdır.

Eski devleti çökertecekler, onun yerine kendi istedikleri yeni bir devlet kuracaklarmış... Çocuksu bir edebiyattır bu.

Bugün, ordu konusunda da buna benzer ucuz ve yıkıcı bir edebiyat yapılmaktadır. Ordudaki bazı olumsuzluklar, bazı bozuk zihniyetler, kötü planlar yüzünden ordunun manevî şahsiyeti, tüzelkişiliği yıkılmak isteniyor.

Yanlış yanlış yanlış... Bin kere yanlış...

Ordu darbe yapmasın... Eyvallah yapmasın...

Ordu siyasete karışmasın... Bu da çok doğru...

Ordu, halkın çoğunluğunu oluşturan Müslümanları tehdit ve tehlike olarak görmesin... Doğru doğru...

Ordu, ülkede bir vesâyet rejimi kurmasın... Doğru...

Ordu devlet içinde devlet olmasın... Doğru...

Ordu halkın din hürriyetini, diğer temel hak ve hürriyetleri kısıtlamaya yeltenmesin... Yine doğru...

Ordu, sivil devletin üzerinde olmasın, sivil iktidara itaat etsin... Doğru...

Ordu, kurum olarak, tüzelkişilik olarak kötüdür... Bu ordu gitsin, yerine Nizam-ı Cedid gibi başka bir ordu kurulsun... İşte bu çok yanlıştır.

Kötü şeyler ordunun mânevî şahsiyetinde, tüzel kişiliğinde değil, orduyu âlet eden bazı kişilerde ve kadrolardadır.

Ordu dursun, ordu yıpratılmasın, ordu yıkılmasın... Orduya, devlete, ülkeye, halka zarar veren kötü zihniyet uzaklaştırılsın.

Ordunun vazifesi devleti, ülkeyi, halkı dış tehlikelere karşı korumaktır.

Ordu, birtakım yapay ve uydurulmuş iç tehlikeler, iç tehditlerle meşgul olursa asıl vazifesini ihmal eder, yapamaz.

Serasker Hüseyin Avni Paşa ve çetesi Sultan Abdülaziz'i tahttan indirdi, askerî bir diktatörlük kurdu da ne oldu. 93 savaşını kaybettik, Rus ordusu Yeşilköy'e kadar geldi, mahv olduk, perişan olduk.

Masonların, Dönmelerin, emperyalistlerin propagandalarına kanan Resneli Niyazi, taburu ile dağa çıktı, Sultan Abdülhamid rejimini sarstı da ne oldu?

Anlı şanlı Enver'ler bu devleti ıslah ve ihya mı etti, yoksa mezarını mı kazdı?

27 Mayıs 1960 darbesi iyi mi oldu?

12 Mart 1971 darbesi iyi mi oldu?

12 Eylül 1980 darbesi iyi mi oldu?

28 Şubat postmodern darbesi iyi mi oldu?

Halkın seçtiği en kötü sivil iktidar, en iyi askeri darbeden bin kat iyidir.

Darbe, adı üzerinde darb eder, vurur, batırır, yatırır.

Ordu darbecilerden, darbe zihniyetinden temizlenmelidir ama ordunun mânevî şahsiyetine, tüzelkişiliğine zarar verilmemelidir.

Ordunun, resmî ideolojiyi korumak ve bekçiliğini yapmak gibi bir vazifesi yoktur.

Ordu halkın ordusudur, halkın temel hak ve hürriyetlerinden, bunların birincisi olan din, inanç, inandığı gibi yaşamak hürriyetinden yana olmalıdır.

Bir Genelkurmay Başkanı İsrail'e gidip orada başında kippa olduğu halde Yahudilerin Ağlama duvarında dua edebiliyorsa, bir başka Genelkurmay Başkanı da hacca gidebilmeli, camiye gidip halkın arasında namaz kılabilmelidir.

Ordudaki birtakım kimseler Müslümanların başörtüsüne, sakalına, namazına, niyazına, dinine imanına karışmamalıdır.

Devletin ve ordunun ıslahına evet, imhasına hayır...

Devlet yıkılırsa Türkiye de yıkılır...

Ordu yıkılır veya ağır şekilde tahrip edilirse Türkiye bundan büyük zarar görür...

Ordumuz şu anda hem içten, hem dıştan darbeleniyor.

Evet askerî darbe olmasın ama ordu da darbelenmesin.

Yarın savaş olursa bizi biiznillah ordu koruyacaktır.

* (İkinci yazı)

YENİ BİR FIRKA

17'nci yüzyılın ortalarında zuhur eden sahte Mesih Sabatay Sevi iki dinli, iki kimlikli bir cemaatin ortaya çıkmasına sebep olmuştu. Dönmeler denilen cemaatin bir ayağı İshakî, bir ayağı İsmailî dairededir, yani onlar hem Yahudi, hem de -sözde- Müslümandır.

Zamanımızda da iki dinli, iki kimlikli bir fırka zuhur etmiştir. Bunların da bir ayağı İslâm'da, öbür ayakları Ehl-i Kitab dairesindedir.

Bunlar namaz kılarlar, oruç tutarlar, hacca giderler ama bir yandan da "Yahudilik ve Hıristiyanlık da haktır... Bir tek İbrahimî din yoktur, üç İbrahimî din vardır... Üçü de haktır... Hz.Muhammed'i inkar eden, Kur'ân'ı inkâr eden, İslâm'ı inkar eden Ehl-i Kitab da kurtuluşa ermiştir, onlar da Cennetliktir" derler.

Bu fırkaya göre Ehl-i Kitab ile Ehl-i İslâm Âmentüde ittifak halindedir. Yani onlara göre Tevhid inancı ile Teslis inancı birdir.

Bu fırka, her ayetin altında Kitab-ı Mukaddes'ten referanslar bulunan bir Kur'ân meali de yayınlamıştır.

Bu yeni fırka düşünceleri, inançları, görüşleri ile geleneksel Ehl-i Sünnet ve Cemaat İslâmlığından kopuktur. Çünkü Ehl-i Sünnete göre:

1. İslâm, Allah katında hak, geçerli, makbul tek dindir.

2. Hz. Adem aleyhisselamdan bugüne kadar tek hak din vardır, o da islâm'dır.

3. Hz. İbrahim'in, Hz.Musa'nın, Hz. İsa'nın ve diğer bütün Peygamberlerin (Hepsine salat ve selam olsun) dini İslâm'dır, inançları Tevhiddir.

4. Tevhid inancı ile Teslis inancı asla bağdaşmaz ve uzlaşmaz.

5. Hz. Muhammed'in risaleti ve daveti kendisine ulaştığı halde, bunu reddeden kimse kafirdir ve onun için necat ve Cennet yoktur.

6. Museviler İslâm'ın hak din olduğunu kabul etmez, Hıristiyanlar da kabul etmez. Onlar İslâm'ı hak kabul etmiyorlar, yeni fırka mensupları ise onları hak kabul ediyor... Ne büyük çelişki!..

Evet tekrar ediyorum ve israrla üzerinde duruyorum:

On dört asır boyunca İslam dünyasında zuhur eden bid'atlerin en korkuncu ve tehlikelisi zamanımızdaki, özelliklerini yukarıda özetlediğim bu fırka veya taifedir.

Taqiyye yapmasınlar, açık ve samimî olsunlar ve bütün İslâm dünyasının seyredeceği, dinleyeceği bir açık oturuma katılsınlar.

Ulema şu konuları müzakere etsin ve tartışsın:

1. Bir hak din mi vardır, üç hak din mi?

2. Bugünkü Musevilik ve Nasranilik İbrahimî dinler midir, değil midir?

3. Tevhid inancı ile Teslis inancı bir midir, birbirine zıt mıdır?

4. Hz.Muhammed'in Peygamberliğinden ve İslâm dininin gönderilmesinden sonra diğer muharref dinlerin ve şeriatların hükümleri nesh edilmiş midir, edilmemiş midir?

Ehl-i Sünnet kelam alimlerine büyük iş düşüyor.

Korkarak yahut bazı menfaatler karşılığında susmak doğru mudur?

Peygamberimiz "Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır" buyurmamış mıdır?



Bu yazı 1,132 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 9 Aralık 2019 Kemal Yolunda
    • 11 Kasım 2019 Ekilmeyen topraklarımız
    • 16 Aralık 2018 Şeriat aziz eder yüceltir
    • 9 Aralık 2018 Belediye Başkanı adayları
    • 8 Ağustos 2017 Uyarı
    • 30 Ağustos 2015 Eğitime ve Mekteplere Dair
    • 26 Mayıs 2015 Birilerindeki On Beş Büyük Kusur
    • 17 Şubat 2015 Meşrebime Dair
    • 28 Eylül 2014 Mümin Kardeşlerini Ötekileştirmek
    • 22 Temmuz 2014 İslam Dünyasının Yürekler Acısı Perişan Hali
    • 17 Haziran 2014 Osmanlıdan Sonra Kaos ve Anarşi
    • 23 Aralık 2012 Papazın Müslüman Oluşu
    • 22 Aralık 2012 Filistin ne Zaman Kurtulur?
    • 1 Aralık 2012 Dünyevleşmek Felketi
    • 5 Kasım 2012 Vehhabiler Resulullah Efendimizin Türbesini Yıkmak İstiyor mu?
    • 17 Ekim 2012 İslam'da Başkanlık ve Memuriyet
    • 24 Temmuz 2012 Sivil Darbe
    • 10 Temmuz 2012 Sultan Abdülhamid
    • 27 Mayıs 2012 Vefasız Müslümanlar!..
    • 19 Mayıs 2012 Vakıf Mallarına El Uzatanlara Lanet

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,835 µs