Gülmece yüklü bir konu olduğu için yazının başlığını “farelere, solucanlara, sirke sinekleri ile çiyan yavrularına da sivil vesayet geliyor” diye koymak istedim.
Vesayet ne demek?
Ben söyleyeceğim.
Sen yapacaksın.
Dediğimi yapmazsan.
Belini kıracağım demek.
Bizim Başbakan, “sivilliğin çıtasını yükseltmeye(!) ve Türkiye’yi askeri vesayetten kurtarmaya çalışırken” havada uçan sineğin kaç desibel titreşimle vızıltı çıkartacağını bile neredeyse kendi iznine bağlayacak. Hangi yazarı vitrine koyacaksın, hangi yazarı gazeteden kovacaksın, hangi din hocasını TV’ye “dini sohbete çıkartıp” hangi hocanın ağzına fermuar çektirip susturacaksın en iyi Başbakan biliyor. Her şeyi kendine bağlıyor.
Bağlamacılık bulaşıcıdır!
Başbakan’ın bağlamacılığı Meclis’te yasa çıkartmaya çalışan milletvekillerine de bulaştı. Üniversitelerde moleküler biyoloji ve genetik mühendisliği dallarında hocalık yapmakta olan okurlarımın bana gönderdiği belge ve bilgilere göre, “Türkiye’de Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar (GDO) hakındaki yasa tasarısına” Meclis Tarım ve Orman Komisyonu’nda “balık-fare-yılan-çıyan yavrusu-sirke sineği türü deney hayvanlarının” üzerinde araştırma yapmak önceden izne bağlandı.
Aslında zora sokuldu.
Pratikte bilim yasaklandı.
***
Bilim adamları üniversitenin moleküler biyoloji ve genetik dalında, biyoloji bölümlerinde, biyoteknoloji departmanlarında, tıp fakülteleri araştırma laboratuvarlarında, genetik bölümlerinde, yüksek teknoloji enstitülerinde (Türkiye’de bu tür araştırma bölümlerinde çalışan yaklaşık 2 bin profesör ve doçent varmış) araştırma yapıyor. Diyelim ki, kan hastalığı olan thalasemiyi, ölümcül hastalık olan fibrozu, kas distrofisini, kansere neden olan yeni mutasyonları araştırıyorlar. Araştırmanın kesintisiz olması gerekir. Bunun için de bütün dünyada yapıldığı gibi genetiği değiştirilmiş canlılar; fare, balık, sinek, solucan ve hatta tek hücreli maya ile, bakteri ile deney yapmak zorundalar.
Tasarıya koymuşlar.
Fare üzerinde deney mi yapacaksın, sineğin genetiğiyle mi oynayacaksın, mantarın genine mi müdahale edeceksin; bunun için TÜBİTAK’a, TÜBA’ya, üniversitenin bilim kuruluna, kürsü başkanına değil Tarım Bakanlığı bürokratına başvuracaksın.
İzni partili bürokrat verecek.
***
Bilim insanları, bana e-posta yoluyla geçtikleri uyarıcı bilgide diyorlar ki; araştırmacı, bir fare, sinek, balık, solucan üzerinde araştırma yapacağı zaman; her deney için önceden Bakanlık’tan izin isteyecek, her izine cevap alması 105 güne kadar çıkabilecek. Bu, araştırmacıya laboratuvarını kapat, araştırmadan vazgeç daha iyi demek değilse nedir? Genetiği değiştirilmiş tarım ürünleri tarlada, bahçede, bostanda, serada ekilip üretileceği ve insana sunulacağı için kontrol altına alınmalarını sağlayacak bir yasa çıkartmak iyi bir girişim. Buna kimsenin itirazı yok fakat bir fareyle, bir balıkla, bir mantarla kapalı ortamda çalışmakta olan bilim adamının ve deney hayvanın kimseye bir zararı yok.
Yasa tasarısı sırıtıyor!
Yasa böyle çıkarsa, biyolojinin en önemli araştırma alanı olan DNA teknolojisi geliştirmeye Türk bilim dünyası kapısını kapatacak fakat Türkiye yabancının geliştirdiği GDO ürünlerine pazarını ardına kadar açacak.
Meclis’imize ne girdi?
Sömürge valisi kafası mı girdi?
Kim akıl etti de girdi?
Devamı: http://haber.gazetevatan.com/haberdetay.asp?Newsid=291422&Categoryid=4&wid=108#ixzz0kATSOqV5
Yorumlar
+ Yorum Ekle