En Sıcak Konular

Nihat GENÇ
www.nihat-genc.com Veryansın
Nihat GENÇ
30 Ekim 2011

Başımız Sağolsun



Acılı ve sert günler yaşıyoruz milletimizin başı sağolsun. İnsanlar ve toplumlar birbirlerini böyle günlerde tanır kaynaşır ve acılarını bölüştükçe bir toplum olur. Kızılay’ın hala bölgeye yeterince ve zamanında çadır gönderemediğini bir düşünün.. Ellişer yüzer insanları birkaç çadıra tıkacaksın dahası var onca insanın tuvalet ihtiyacı onca insanın özellikle kadınların banyo ihtiyacı, yoksulluk dediğimiz şey bu, hepimizi düşündürmesi gereken ilk ve tek şey işte bu. Depremin altından şokla kalkmış dünya güzeli insanlarımızı gördünüz kamera kamera televizyon televizyon. Yaşadıkları suskunluk ve şok hepimize benziyor. ‘nerde bu .mına koduğumun valisi diyen de tıpkı bizim refleksimizi gösteren bizim insanımız, ‘Allah büyüktür ne yapalım’ diyen de bizim kültürümüzün tıpkı bizim insanımız.

Otuz yıldır toplumumuza dayatılmış başörtüsü ve etnik tartışmayı bir daha düşünün, köşelerinde hala doğanın Allah’ın felaketine ‘siyasi yorumlar’ getirenleri ibretle izleyin. İdeolojik bilinçleri ve ideolojik körlükleri depremin en acı gününde hız kesmeden sürdü. Allah’ın depreminden hala siyasi mesaj üretenleri izlediniz.

Allah’ın depreminden siyasi mesaj üretenler şüphesiz kör bencil ahlaksız ve ırkçı ideolojilerin sahipleri.. Üstelik bu insanlar ‘sivil özgürlükler’ ‘sivil yönetim’ diye diye bu günlere geldiler. Gördünüz gerçek sivilleri.. Deprem, siyaseti ideolojileri taş yığınları altında bırakınca ortaya suskun çaresiz yoksul sahipsiz insanlarımızı nihayet tüm çıplaklığıyla ülkeye gösterdi.. İdeolojiler ve devlet ortadan çekilince gerçek ‘sivillerimiz’ Van’da ve Erciş’te ekranlarda izledik, kimseleri yok, sahipsizliğin ve iki ateş arasında kalmışlığın üstüne bir de deprem travmasının suskunluğuyla hepsi ‘taş’a dönmüş taş’a döndürülmüş insanlarımız.

Bizlere otuz yıldır başörtüsü ve etnik tartışmayı dayatanlar, gerçek sivillerin sigortalarını, hayatlarını, eğitim fırsatlarını, konutlarını, kaldırımlarını, işsizliklerini anlatmadılar. Özgürlük onlar için ya başörtüsü kavgası ya etnik kavgaydı.. Oysa özgürlük, tek tek insanlarımızın suyu banyosu tuvaleti ekmeği barınağı yolu eğitimiydi…Aralıksız ve durmaksızın bu gerçeği bas bas bağıran bizleri ekranlardan ve medyadan kovdunuz, etnik ya da başörtüsü kavgasına yüz vermediğimiz için bizlere etmediklerini bırakmadılar.

Ve ideolojiler deprem günü aradan çekilince tek tek insanlarımızın trajik hikayelerine şahit olduk, işte bir genç öğretmenimizin anne babası Dinar depreminde ölmüş evlatlık verilmiş ve şimdi Van’ın Erciş’inde yığınları altında kalmış.. Bir insan hikayesi bu.. Nice insanların tek tek hayat hikayelerine nihayet şahit oluyoruz..

İdeolojiler ve devlet ve dayatılan masallar ortadan çekilip tek tek insanlarımızın trajedilerine şahit oldukça, dikkat edin sanki ilk defa insan tanıyormuşuz gibi sarsılıyoruz. Oysa bu insanlar otuz yıldır bu ülkede yaşıyordu ama tek tek hayatlarını bu denli içerden ve sarsıcı öğrenemiyorduk.
Ve duygularınıza dikkat edin, tek tek insanları tanıdıkça sanki insanı sanki kendinizi daha iyi tanıyorsunuz, oysa bizler insanlarımızı trajedilerle değil belgesellerle hikayelerle romanlarla sinemayla ve onların gerçek hayatları üzerine kurulmuş siyasetimizle tanımayı çok istiyorduk. Devlet ve ideolojilerin dayatmalarıyla sizlere insanları tanıyormuşsunuz sanısı yaşatılıyor ve bir deprem sahte örtüleri kaldırıp gerçek insanımızı bize çırılçıplak tanıtıyor..

Ne kadar acı olursa olsun insan’ı tanımak hepimizi kardeşliğimizi bölüşmemizi heyecanlarımızı gözyaşlarımızı bir arada tutar.. Size dayatılan başörtüsü ve etnik tartışmalar ise sizi birbirinizden uzaklaşır düşmanlaştırır..

Bu güzel ülkede bizlere ve şimdi yeni yetişmekte olan gençlere tek tek insanlarımızı tanıtacak sinemalar tv programları milli eğitim müfredatı romanlar kaç zaman var ki ortalıklarda hiç yok, varsa yoksa bir başörtüsü ve etnik tartışma.. Niçin ‘insanlarımızın’ yoksulluğunu çaresizliğini ağır dramlarını bize anlatan hikayeciler belgeseller yazarlar ön planda değil aksine kovulmuş ya da sansürlenmiş…
Siz bunca zaman TV’lerde sabahlara kadar neyi tartışıyordunuz ve şimdi bizim gördüklerimizi, bir kez olsun o doyamadığınız ‘özgürlük’ tartışmalarınızın içinde bu çıplak sahipsiz suskun insanlara niye şahit olamadık.. Çünkü sizler ABD projelerini anlatıyordunuz şimdi ekranda depremle gördüklerimiz bizim gerçek insanımız..

Bizlerin tek doğru haklı projesi bu sahipsiz insanların ekmeği ve hakları üzerinden olmalıydı..
Ama siz yoksulluğu sigortaları müteahhitleri hırsızları anlatmadınız çünkü ideolojiler böyle istiyor, çünkü insanı tanırsanız kardeş olursunuz, duygudaş olursunuz, aynı kan aynı deri aynı gözyaşı aynı anne babaların çocukları ve tabiat karşısında aynı çaresiz insan olursunuz.

Kardeşlerim, yine de ideolojik reflekslerle büyümüş ama acılar karşısında ideolojik reflekslerini susturmayı başarmış bir çok soylu siyasetçimize de buradan teşekkür etmeliyiz.
Kardeşlerim, varını yoğunu kendini bütün imkanlarını bu depreme seferber etmiş doktoru hemşiresi sivili herkese bizleri bu en acılı günümüzde biraz daha ‘insan’ biraz daha ‘kardeş’ göstermeyi başardıkları için teşekkür edelim..

Ve kardeşlerim, barınağı suyu helası ekmeği olmayan insanlara ‘etnik savaş’ öğreten ideloji ve partilere ve kudurmuş köpekler gibi konuşan sözcülere de bir kez daha lanet okuyalım.

Nihat Genç

Odatv

Nihat-GENC.com
http://www.nihat-genc.com/nihatgenc/yazlar/274-basmz-sagolsun



Bu yazı 1,396 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 30 Ağustos 2015 Bir ulusun kimyası nasıl bozuldu
    • 28 Eylül 2014 Kılıçdaroğlu fıkraları
    • 23 Aralık 2012 ABD' nin Şapşal Şamar Oğlanları
    • 22 Aralık 2012 Tek Başkanlı Tek Meclisli Eyalet Yasasına Sorular
    • 1 Aralık 2012 Boğazlarına dizildi Ergenekon
    • 7 Kasım 2012 Filmin adı: 51 NOLU DVD
    • 17 Ekim 2012 GÜNAHLARINDAN KUVVET ALAN İKTİDAR
    • 31 Temmuz 2012 Uzatmadan
    • 24 Temmuz 2012 Yandaş ve Savaş
    • 10 Temmuz 2012 Eşekten Düşen Karpuz Ya da Türk Dış Politikası
    • 28 Mayıs 2012 KUSMA DÖNEMİ SUSMA DÖNEMİ
    • 19 Mayıs 2012 İnsan Kendi Kendini Niye Gıdıklayamaz
    • 8 Mayıs 2012 Yavanlaşarak ve Azalarak Büyüyen Türkiye
    • 18 Kasım 2011 SİZİN KÖYDE BÖYLE Mİ İTTİRİYORLAR SALİM EFENDİ
    • 13 Kasım 2011 BİR TELİNİ ÇEKSEN KIRK YAMASI ÇÖZÜLÜR
    • 7 Kasım 2011 Boşlukta Kör Nokta
    • 30 Ekim 2011 Başımız Sağolsun
    • 22 Ekim 2011 Başsağlığı Yazısı
    • 27 Eylül 2011 BİR HAYALET AĞRI OLARAK DIŞ POLİTİKADA OSMANLICILIK
    • 9 Eylül 2011 EY GAZİLER GAZANIZ MÜBAREK OLSUN

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,032 µs