En Sıcak Konular

Cevher İLHAN
Yeni Asya

Cevher İLHAN
1 Ağustos 2012

Ankara-Bağdat siyas krizi…



İç ve dış kamuoyu Suriye’de derinleşen kanlı krizle meşgulken, Suriye’nin benzetilmek istendiği Irak’ta işgal felâketinin fecaatleri devam ediyor. Durum daha da ağırlaşıyor.
En son başta başşehir Bağdat ve Kerkük olmak üzere Irak’ın on üç şehir ve kasabasındaki 10’u aşkın bombalama ve saldırılarda 100’den fazla Iraklının öldüğü ve yüzlercesinin yaralandığı “yılın en kanlı günü”, bunun göstergesi.

Irak’ta Amerikan askerlerinin katlettiği iki milyon sivile her gün yeni saldırılarla yenileri ekleniyor. Milyonlarca Iraklıyı evlerinden, yurtlarından edip perişanlığa sürükleyen, 30 milyonluk nüfusun en az üçte birini perişan eden, dokuz yıl süren ecnebi işgalinde Irak gün geçtikçe daha da kargaşa ve kaosa sürükleniyor. Evvela AKP hükûmetinin işgalden hemen sonra Bakanlar Kurulu tebliğiyle Meclis’i by pass ederek onlarca havaalanını ve limanı işgalci Amerikan askerlerinin her türlü personel, mühimmat, savaş malzemesinin nakil ve dağıtımına açmasına karşı, “stratejik müttefik” ve “model ortak” ABD’nin denetimindeTürkiye’nin başta “Irak’ın toprak bütünlüğü” ve “Kerkük’ün statüsü” olmak üzere bütün “kırmızı çizgileri” çiğnendi.
Öylesine ki Süleymaniye’de Türk birliğinin saldırıya uğrayıp conilerin Mehmetçiğin başına çuval geçirmesiyle kalınmadı; Amerikan kontrolündeki Kuzey Irak’ta terörist kamplarına her türlü lojistik, finans, malî destek verildi.
Türkiye’ye yönelik terör saldırılarının eğitim hazırlığı yapıldı, yapılıyor. Terör örgütü, işgal güçlerin gözetiminde ve hatta korumasında nüfuz ticaretini, silâh ve uyuşturucu kaçakçılığını sürdürdü, sürdürüyor…

RE’SEN “PETROL ANLAŞMASI”
İşin garâbeti, bütün bunlar olurken bu süreçte Ankara ile Bağdat’ın arasının açılması. Bu durum, her ne kadar Sünnî Irak Cumhurbaşkanı Yardımcısı Haşimî’nin Başbakan Nuri Mâlikî’nin tâlimatıyla korumalarıyla birlikte tutuklanmak istenmesiyle açığa çıksa da, asıl problem, hükûmetin baştan beri ileri sürdüğü “Irak’ın bütünlüğü” tezinin hilâfına Bağdat’ı devre dışı bırakarak Erbil’le re’sen “petrol anlaşması” yapmasından kaynaklanıyor.
Bundandır ki Erdoğan’la Malikî arasında “mezhepçilik” ve “mezhep çatışmasını tahrik” suçlaması atışmasıyla tırmanan “siyasî kriz”, Ankara’nın Irak merkezî hükûmetine rağmen Kuzey Irak’la “petrol anlaşması” emr-i vakisiyle daha da derinleşti. Doğrusu, Kuzey Irak bölgesel yönetimi başkanı Barzani’nin Türkiye ve Erdoğan’ın Erbil ziyaretleri sonrasında doğrudan Kuzey Irak yönetimiyle yapılan “petrol anlaşması”, aslında Irak Anayasasına da aykırı.
Özellikle Barzani’nin Ankara’da olduğu gibi Washington’da da “devlet başkanı” protokolüyle ağırlandığı son ABD ziyaretinin ardından Bağdat’ın onayını almadan Türkiye’ye petrol satması, yol açtığı gerginlik ve güvensizlikle iki ülke ilişkilerini baltaladı. Ve hükûmetin bununla kalmayıp, bilhassa Mâlikî’nin güvensizlik oyuyla düşürülmesi siyasî operasyonuna müdahil olması ve Şiî siyasî muhalif Sadr gibi Irak iç siyasetindeki politik rakiplerini Türkiye’ye çağırıp görüşmesi, Ankara-Bağdat hattında kırılmalara sebebiyet verdi.
Peşinden de Irak Başbakanı’nın, “Ülke dış müdahalelere mâruz kalıyor. Komşu ülkelerce ülkemizin ulusal egemenliği çiğneniyor” diye konuşup, “Irak hava sahasının komşu ülke uçakları tarafından ihlâl edilmesi karşısında suskun kalmayacakları” tepkisi geldi.

BAĞDAT HATTI ONARILMALI
Bu ilk sinyalin akabinde bizzat Mâlikî’nin Türkiye’nin Kuzey Irak bölgesel yönetimiyle yaptığı “petrol anlaşması”nın “Irak’ın bölünüp parçalanmasına destek olduğu” suçlamasında bulunması, bunun açık resmî ikrarı oldu.
Devamında Irak Sivil Havacılık Merkezi’nin Irak hava sahasının tüm uçuşlara kapatıldığını açıklamasıyla üç Türk uçağının yolcularıyla birlikte Erbil Uluslararası Havaalanı’nda mahsur kalması; ve en önemlisi, şimdiye kadar terörist kamplara yönelik sınır ötesi operasyonlara ses çıkarmayıp hatta alttan alta teşvik eden Irak hükûmetinin hava sahası ve egemenliğinin ihlâl edildiğini duyurarak, Türkiye’yi hava sahası ve sınırlarını ihlâl etmemesi için uyarması, bunun ifâdesi. 
Keza Irak Başbakanı’nın, Irak petrolünün bütün Irak halkına ait olduğuna dikkat çekip, Türkiye’nin uluslar arası hukuka ve anlaşmalara aykırı olarak yaptığı petrol anlaşmasının iki ülke arasındaki ilişkileri baltaladığını belirtmesinin yanı sıra, merkezi hükûmet sözcüsü Ali Debbağ’ın yapılan “petrol anlaşmasının yasal olmadığını” nazara verip, buna karşı gerekli adımların atılacağını söylemesi, Irak’la ikili ilişkilerin düştüğü vartayı gösteriyor.
Bunun içindir ki, Ankara’nın Türkiye’nin Irak’ın bütünlüğünü esas alan politikaları önceleyip, “Bağdat hattı”nı yeniden onarması, Irak’la ilişkileri düzeltmesi gerekiyor. 
Aksi halde iki Müslüman komşu Türkiye ve Irak, birbirinden ıraklaşır. Ve bu vaziyet, sadece Irak’ı ve Türkiye’yi değil, topyekûn bölgeyi zarardide edip, barış ve istikrarı daha da tahrip eder, daha da kargaşa ve kaosa iter…

http://www.yeniasya.com.tr/yazi_detay.asp?id=7401



Bu yazı 1,371 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 25 Ocak 2016 Tefrika ve fitne oyununa gelinmesin
    • 30 Ağustos 2015 Dayatılan, garip kapris seçim
    • 28 Eylül 2014 Stratejik derinlik BOP hesbına işliyor
    • 5 Temmuz 2014 Yönetmelikle GDOya izin!
    • 23 Aralık 2012 Ateşlenen fitne
    • 21 Aralık 2012 İsraille işbirliğine ilveler
    • 30 Ekim 2012 İslm ülkelerindeki dahil karışıklıklara karşı
    • 17 Ekim 2012 Terörle mücadelede stratejik hatalar
    • 1 Ağustos 2012 Ankara-Bağdat siyas krizi…
    • 24 Temmuz 2012 Asıl plan, Suriyenin Iraklaştırılması!
    • 10 Temmuz 2012 Denetim mekanizmalarını ıskat…
    • 19 Mayıs 2012 “Uludere faciası” üzerindeki sır perdesi…
    • 8 Mayıs 2012 Kaosa düşürecek asıl felket
    • 13 Kasım 2011 İki hizmet ve fedakrlık nişnesi; Tevfik ve Vasfiye İleri
    • 7 Kasım 2011 Türkiye, “Suriye savaşının üssü”!
    • 30 Ekim 2011 İran ve Suriye saptırması…
    • 30 Ekim 2011 ABD’ye ses çıkarmayıp AB’yi suçlamak
    • 22 Ekim 2011 Çelişkili atraksiyonlar…
    • 22 Ekim 2011 Terörle mücadelede netice almak…
    • 24 Eylül 2011 Özerklik” demokrasi değil, tefrikayı getirir…

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,728 µs