En Sıcak Konular

Nihat GENÇ
www.nihat-genc.com Veryansın
Nihat GENÇ
17 Ekim 2012

GÜNAHLARINDAN KUVVET ALAN İKTİDAR



Şuraya bakar mısınız, ne kadar ayıp, Türkiye Cumhuriyeti Ulaştırma Bakanı Cumhuriyet’in ilk yıllarını üstelik küçümseyerek kendi dönemlerindeki yatırımlarla utanmaksızın kıyaslamaya kalkıyor. Efendi, o yollar kazmayla açıldı şimdiki gibi teknolojinin devasa iş makineleriyle değil. Efendi, o yolları açanlar at bokundan arpa ayıklayıp yiyen bir kahraman nesil, sizin gibi seksen yıllık birikimi satıp savarak değil.

İmam Hatipleri bu yalanlara inananlarımız çoğalsın diye mi istiyorsunuz. İnsan çıkar tevazuyla bir’di beş yaptık, der. Efendi, insan kalkıp bir kerecik de son altmış yılın sağ iktidarlarına hesap sorar. Bugüne kadar İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Adana’da çoktan üçer beşer katlı metrolar elli yıl niye geciktirildi, diye sorar.  İşiniz gücünüz savaş yorgunu fakru zaruret içinde yepyeni bir ülkenin ilk yapı taşlarını koyanlarla savaşmak. Ayıp değil mi? Çaresizce zavallıca ve düpedüz yalanlarla ülkeyi işgalden kurtaranları küçük düşürmek lekelemek küçümsemek için laf yarıştırıyorsunuz. Bu toprağın ekmeğini yiyip suyunu içen bir insan evladına bu edepsiz kıyaslamalar yakışır mı?

Namus ahlak erdem akıl izan taşıyan her insan evladını utançtan başını yere eğdirecek kadar, vefasız şükürsüz saygısız utanç verici konuşmalar yapıyorsunuz, derdiniz nedir bir anlayabilsek.                                  …

AKP iktidarı bizleri tek tek sansürledi ortadan kaldırdı ve içeri tıktı. Peki kimleri baş tacı yapıyor: El Kaideyi. Eskiden İskenderler Cengizler Napolyonlar ordularıyla sefere çıkar geçtikleri ülkeleri birer birer zapt ederdi. Günümüz istihbarat teknolojisiyle ‘ülkeleri birer birer’ ele geçirmek için devasa ordulara artık ihtiyaç yok. Amerikan istihbaratı son on yıllar içinde hem cemaatle hem El Kaide’yle ortak çalışmanın keyfini sürüyor. Libya’nın mı işi bitirilecek gönder El Kaidecileri. Suriye’nin mi bitirilecek, yolla gelsinler.

Beslenmelerinden Suudlar sorumlu, pasaport yerleşim ulaşım Amerika’dan.

Birkaç gün sonra Türkiye’ye gizlenerek yerleşmiş bu El Kaideciler ötelerden gelecek bir emirle hepimizi teker teker doğramaya başlaması artık hiç sürpriz değil, geçmişteki faili meçhulleri de unutmadan.

Amerika ve AKP’nin bir elinde özgürlük lafları bir elinde El Kaide sopası, uygarlık adına ürperiyor insan.Bunca gelişmiş TV’ler telefonlar acımasız katliamlar için mi, fena halde ürküyor insan.

Yaşadığımız gezegen bilim-kurgu filmlerinin bile hayallerini zorlayan korkunç bir hale geldi, Haçlı Moğol istilalarına dahi rahmet okutan katliamlar. Hani batının elmas gibi çağdışı geri kalmış her şeyi kesip atıveren insanlık kurumları, hani hiçbir vahşiliği asla acımadan tarihin çöplüğüne gönderen batının evrensel ahlak yasaları? Şuraya bakın ABD’ye kafa tutanlar El Kaide’nin insafına terk ediliyor. ABD halkına Irak’tan Afganistan’dan askerlerimi çekeceğim sözü vererek iktidara gelen Obama cepheye şimdi El Kaide’yi sürdü.

Sonuç: El Kaide ‘insanlığa özgürlük getirmek için’ bugünün ‘özgürlük savaşçıları’ çoktan oldu bile. Sonuç: Bin yıllar geçse utancından kurtulamayacağımız ne yapsak rezilliğini örtemeyeceğimiz dokuz yüz km sınırlık bir düşmanlığın tohumları. Bırakın Müslüman olmayı dünyalı olmaktan çıktık, birbirini parçalayan piskopatların merhametine kaldık.

İstihbarattaki ustalık ve entrikayı konuşuyorsak Amerika’yı şüphesiz yine takdir etmek gerekir. Kendisine yönelmiş tarihlerin en pis en kanlı örgütünün yönünü Müslüman ülkelere çevirmeyi başardı. Kim kimi yerse her iki şartta da Amerikan kazançlı.

Amerika’nın asıl kazancı, yaşadığımız topraklarda Müslümanların Müslümanlara dostluğu kardeşliği ve inancını yok etmek. Ve bu vahşi manzaraları görerek yetişen yeni neslin, bu canilerin katillerin tarihinden hiçbir şey olmaz deyip, ‘nihilist’leşmesine, dinden kitaptan uzaklaşmasına sebep olmak. Birbirini yiyen bu Müslümanları hangi kültür yetiştirdi diye dinini imanını en derinden tartışmaya ben bile başladığıma göre, gerisini siz düşünün, bu aşağılık insanların ne dinindenim ne köylüsüyüm, kuyruk yağı beyinleriyle bir de kalkmışlar İslamcılık tartışıyorlar.

Amerika’nın derdi haritaları yeniden çizmekten çok Müslüman ülkelere hayatları boyunca huzur vermeyecek bir iç çatışma yaratmak, ikincisi, bu katil suratlarla temiz Müslümanlara tıpkı Kerbela gibi silinmeyecek bir yara açmak, baksanıza, savaştıkça kuduruyorlar kudurdukça savaşıyorlar, bir coğrafya bu kadar mı alt üst olur, zarar görmeyen tek şey İsrail’in huzuru ve Amerikan çıkarları, gerisi kıyamet.

Sayın Davutoğlu ise saptırma çarpıtma dönemini çoktan geçmiş artık düpedüz ‘yalan’ söylüyor. NTV ekranlarında milyonların gözü önünde şöyle dedi: Batılılar Bosna’daki katliamları da önce seyretti ama birkaç yıl sonra müdahale etme kararı aldı. Suriye’ye de şimdi mesafeliler tıpkı Bosna’nın ilk yılları gibi birkaç yıla varmaz fikirleri değişir.

Buna benzer salladıkça sallıyor Allah bereketini artırsın.

Sayın Davutoğlu Bosna’ya Nato’nun ya da Amerika’nın müdahalesi ‘batılılar’ın kararıyla mı oldu?’. Henüz üstünden yirmi sene geçmeden sizin Bosna’dan çıkarttığınız tarihi yorum bu mudur?

Bu kadar çarpıtma bu kadar yalan üstelik Dışişleri Bakanı’ndan, pes doğrusu.

Sayın bakan, Yugoslavya’dan ayrılan herkes haritasını bağımsızlığını alıp çıktı. Boşnaklar ise hiçbir şey alamadı. Kendi yönetimleri yok kendi hakları yok bir arada diğerleri gibi tek başlarına yaşadıkları on metrelik yer yok.

Savaşın sonlarına doğru Boşnaklar nihayet askeri bir güç kurmaya başlamıştı ki. Ve güç dengeleri nihayet Boşnaklar lehine gelişiyordu, bir el durduruverdi.

Ve sanıldığı ve yorumlandığınız gibi Sırplar Nato’dan korkup barışa razı olmadı. Sırplar Boşnaklara hiçbir şey verilmemesi kaydıyla o meşhur Dayton andlaşmasını imzaladılar.

Bosna’ya Nato’nun müdahalesi Rusya ve Sırplar’ın ‘alacağımızı aldık keseceğimiz yüzbinleri kestik’ rızasıyla gerçekleşti.

Nato’nun müdahalesi Sırplar’a Rusya’ya rağmen olmadı.

Boşnak katliamı sonrası Nato müdahalesi örneğini bolca verirken gizlediğiniz atladığınız çarpıttığınız bu yalana Bosna’da inanan hiç kimse yok.. Son yirmi yıldır Boşnaklar’a, Amerikalılar Nato sizi kurtardı yalanlarını Batılılar bir de bizim Cengiz Çandarlar uydurup  söylüyor, bakar mısınız, bu yalanlara artık Dışişleri Bakanımız da inanıyor, yalan söyledikçe kendilerine bir güç geliyor, günahsız insanların kanını ekranlarda pazarladıkça daha bir Müslüman sayılıyorlar.

Buradan çıkartılacak ders şudur, Boşnak katliamının durdurulmasına karar veren Boşnaklar’a zırnık hak verilmemek kaydıyla razı olan Rus ve Sırplar’dır, şimdi Suriye’de taraf olan Rusya’yı konuşurken bu hesabı unutmadan konuşun, bir yarısının boynundan bıçakla kesilerek iki yüzbin müslümanın öldürüldüğü Boşnak katliamından çıkarttığınız ders bu mu, bu mu, Nato geldi kurtardı diyorsunuz, yok yaa.

 

Ve Sayın Davutoğlu mülteci ve ölü sayısının çoğalmasından medet ummaya başladı. Davutoğlu’na hatırlatırım, bugünkü Suriye iç savaşından daha beteri on yıllar boyunca Çeçenistan’da yaşandı. Çeçenistan savaşı nasıl bitti. Putin’in o meşhur savaş uçağı kokpitindeki görüntüsünü unutmayın. Giren hiçbir gazeteci bir daha dışarı çıkamadığı ve hiçbir insanlık kurumu ulaşamadığı için ölü sayısını bilen tahmin edebilen hesaplayabilen yok.

Çeçenistan’da savaşta ölü sayısını şöyle hesaplıyorlar, nüfus savaştan önce bir buçuk iki milyondu, savaş sonrası, altı yüz bin kaldı, göçenleri kaçanları da çıkartırsak, diye. Yani iki yüz bin diyen de haklı altı yüz bin diyen de haklı.

Rusya’ya bu milyonlarca ölünün hesabını soracak tek bir batılı ülke çıktı mı?

Üçyüzbin ya da altı yüz bin, insan değil, karınca olsa, ne sayılır ne bu vahşete dayanılır, unutmayın ölenlerin hepsi radikal olsun mütedeyyin olsun Müslüman halktı.

Demek ‘sayılar’a kaldı hesabınız sayın Davutoğlu!

Peki Davutoğlu bey, size bir soru daha, Lübnan iç savaşında kaç kişi öldü? Yüz bin, yüz elli bin, iki yüz bin, hepsi doğru. Ama aradan geçen kırk yıla rağmen Lübnan İç Savaşı’nda da ‘bilinmeyen’ ölü fazlası çok, dışarıdan girip çıkanlar kaç yüz bin kişiydi.

Lübnan İç Savaşı’nın savaş tarihlerine bıraktığı ders şudur: Şehir savaşları bir zaman sonra kilitlenir. Ve o kilidi açacak dünyada hiçbir güç sihir bulunmaz, oturur kardeş kardeş aşağısı senin yukarısı benim bölüşürsünüz, şehir savaşların hepsi de ‘taksimle’ bitmiştir ve yaşadıkları her gün bir kıvılcım çıkar korkusuyla insanlık dışı korkuyla dolu bir hayata başlamak zorunda kalmışlardır.Yani sayın Davutoğlu, insanlık şöyle bir ders çıkarttı: söndüremeyeceğin ateşi yakmayacaksın!

Lübnan iç savaşından çıkan ikinci ders, savaştan geriye kalan onbinlerce piskopatlaşmış savaşçı, unutmayın Kandil dediğiniz yer Bekada kuruldu, nicesi.

Geçelim, Amerika’nın lojistik ve siyasi ve istihbarat desteği, Suudlar’ın dolar desteği, Türkiye miti polisi özel hareketi kızılay’ı, bin çeşit destek aldınız ve kaç yıldır durmaksızın saldırıyorsunuz, henüz ‘tek bir kasabayı’ ele geçiremediniz.

Hadi diyelim aldınız, Suriye ordusu geliyor ve kasabayı yerle bir ediyor.

Katıksız bir dehşet. Üstelik bu dehşetin faturasını bu El Kaide’nin otel paralarını benim vergilerimden çıkartıyorsunuz. Ne Müslüman iktidarmış, hadi kızlar her birlikte topluca: maşallah bir daha inşallah…

Hadi Ertuğrul Günay bey hep birlikte tekbiiiiir: Dadada da da davutoğluuuu.

İnsanı asıl dehşete düşüren şey ise, Davutoğlu’nun bu savaş oyunlarından cismani yani bedensel bir zevk duyması. Heyecanlı bir Fener maçı anlatan spiker gibi anlatıyor savaşı.

Bu da benim görüşüm, hayatı boyunca birazcık çapkınlık hayatı olsaydı, birkaç kadeh içme şansı bulsaydı, birazcık geyiğin mizahın dalganın adamı olsaydı, yani birazcık başka tür insani tatminler yaşasaydı, şimdi bu dehşet sahnesinden bu kadar bedensel zevk devşirmesi mümkün olamazdı, yani kendi eksik kalmış aç kalmış arzuları tatminleri yarım kalmış insanların gideceği son yerdir, vahşi katliamlar oldukça düşman çatlatır gibi güya göbek ata ata nara atmalar, diyorum.

Davutoğlu kimliğinde hepimizi yanıltan, paraya lojistiğe istihbarata el Kaide’ye Amerika’ya Suudlar’a çok güveniyor, çoook…

İnsanlar sayılarla mı ölüyor Davutoğlu.

İnsan diye bir şey var, aşk diye sevgi diye kardeşlik diye ahlak diye, asıl korkum o ki suratınız size oy verenlerin suratına çok benziyor.

Üzüntülerimiz aileleri çocukları gözyaşları geride bıraktıkları kalleşlikler sinsi bombalar, bunları gösteren kamera medya icad edilmedi mi?

Firavun kokusu geliyor burnuma sayın Davutoğlu. Dünya güzeli bir şehri böyle delirmişçesine harap edenler hiç utanmazlar mı?

İslamcılık’ı mı soruyorsunuz ormanda hayaller içinde oturmuşlar Amerikan Rus ayısı gelip üstlerine s.çmış. İşte bu b.kları bize hala hayaller içinde miskü amber cennet kokusu diye anlatıyorlar.

Nihat Genç

Nihat-Genc.com

Odatv



Bu yazı 1,327 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 30 Ağustos 2015 Bir ulusun kimyası nasıl bozuldu
    • 28 Eylül 2014 Kılıçdaroğlu fıkraları
    • 23 Aralık 2012 ABD' nin Şapşal Şamar Oğlanları
    • 22 Aralık 2012 Tek Başkanlı Tek Meclisli Eyalet Yasasına Sorular
    • 1 Aralık 2012 Boğazlarına dizildi Ergenekon
    • 7 Kasım 2012 Filmin adı: 51 NOLU DVD
    • 17 Ekim 2012 GÜNAHLARINDAN KUVVET ALAN İKTİDAR
    • 31 Temmuz 2012 Uzatmadan
    • 24 Temmuz 2012 Yandaş ve Savaş
    • 10 Temmuz 2012 Eşekten Düşen Karpuz Ya da Türk Dış Politikası
    • 28 Mayıs 2012 KUSMA DÖNEMİ SUSMA DÖNEMİ
    • 19 Mayıs 2012 İnsan Kendi Kendini Niye Gıdıklayamaz
    • 8 Mayıs 2012 Yavanlaşarak ve Azalarak Büyüyen Türkiye
    • 18 Kasım 2011 SİZİN KÖYDE BÖYLE Mİ İTTİRİYORLAR SALİM EFENDİ
    • 13 Kasım 2011 BİR TELİNİ ÇEKSEN KIRK YAMASI ÇÖZÜLÜR
    • 7 Kasım 2011 Boşlukta Kör Nokta
    • 30 Ekim 2011 Başımız Sağolsun
    • 22 Ekim 2011 Başsağlığı Yazısı
    • 27 Eylül 2011 BİR HAYALET AĞRI OLARAK DIŞ POLİTİKADA OSMANLICILIK
    • 9 Eylül 2011 EY GAZİLER GAZANIZ MÜBAREK OLSUN

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,930 µs