En Sıcak Konular

Cevher İLHAN
Yeni Asya

Cevher İLHAN
17 Ekim 2012

Terörle mücadelede stratejik hatalar



Türkiye’nin terörle mücadeledeki yanlış stratejileri terörü daha da azdırıyor. Ankara’nın “terörle mücadele”deki tezatlı tavrı, bir tek kontrolündeki bölgede terörist kamplarını barındırıp terör örgütüne her türlü silâh ve uyuşturucu kaçakçılığına göz yuman Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi Başkanı Barzani’nin iktidar partisi kongresine “şeref konuğu” olarak çağrılmasıyla kalmıyor.

Kamuoyuna karşı, “Suriye’nin kuzeyinde terör örgütü PKK’nın ve Suriye kolu PYD’nin Kuzey Irak’takine benzer bir yapılanmaya fırsat verilmemesi” iddiasının aksine “Suriye tezkeresi”, Türkiye’yi Suriye ile savaşın eşiğine getirme riskine sürüklüyor. Başta PKK/PYD olmak üzere bölgede terör örgütlerine yeni alanlar sağlıyor.
Tablo ortada. Kuzey Irak’ta olduğu gibi, Kuzey Suriye de terör örgütünün kontrolüne girmiş. 
Türkiye’nin Suriye sınırı boyunca PKK/PYD militanlarınca teşekkül ettirilen “Kürdistan halk tugayları ordusu” benzeri silâhlı gruplarca “kurtarılmış bölge” ilân edilmiş.
Kuzey Irak’a benzer oluşturulan otorite boşluğunda, kargaşa içindeki “uçuşa yasaklı güvenli bölge” tamamen terör örgütlerine terk edilmiş.
Bu bakımdan, “Suriye’nin tecavüzkâr eğilimlerinin önüne geçmek” için çıkarılan “tezkere”nin, iddia edildiği “sınırlarımızın hemen yanı başında Kürdistan’ın ikinci fazına ulaşmasını etkisizleştirmesi” bir yana, Türkiye’yi bu kez Şam’ın kontrolünden çıkarılıp Suriye’den koparılan, terör örgütlerinin cirit attığı bir bölge ile karşı karşıya bırakıyor…
Bir başka çelişki, hükûmetin daha önce “terör örgütü ile mücadele, siyasî uzantılarıyla müzâkere” cümlesiyle özetlenen perspektifinen perde altında fiilen cayılması.
Son dönemde terör örgütünün karakollardan sivil yerleşim merkezlerine yaptığı ve her defasında onlarca şehid verilen katliâm gibi saldırılarına mukabil Başbakan’ın BDP ile görüşmeyi bir yana bırakıp, terör örgütü ve elebaşlarıyla görüşüleceğini bildirmesi…
Daha evvel, “Bizim terör örgütü ile dört kez masaya oturup görüştüğümüz alçakça iftirasını, şerefsizliğini yapanlar” diye büyük infiâl göstermesinin ardından “Oslo görüşmeleri”ni bizzat tâlimat verdiğini belirten Erdoğan’ın yeniden “Oslo süreci”nin sürdürüleceğini, terör örgütü ile görüşmelere “özel temsilcisini göndereceğini” ilân etmesi.
Terörün artması üzerine, “yeni sürec”in başlaması adına Başbakan’ın peşinen “terör örgütü ile müzakere” ilânı ve Adalet Bakanı’nın “Öcalan’ı sürecin parçası yapma” ani çıkışı...

Teröre prim ve İstismar…
Bu minvalde, Musul’daki kardeşinden İmralı’ya gidip devreye girmesi istenmiş ve 21 Eylül’de Adadaki görüşmeden bir sonuç alınamamış. 
Keza MİT Müsteşarı, Almanya’da tedavi gördüğü hastanede görüştüğü Talabani’den tıpkı Haziran 2011 seçimleri öncesinde olduğu gibi PKK’nın “ateşkes” ilân etmesi için aracı olmasını istemiş, Talabani’nin ilettiği “ateşkes talebi” örgütçe reddedilmiş.
Yine süreçle bağlantılı olarak bu vetirede Talabani’nin Ankara’daki temsilcisiyle görüşülmüş, bu arada Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk’un 28 Eylül’deki Kuzey Irak’a ziyaretleri sırasında PKK liderleriyle de görüşülüp neler yapılması gerektiğini konuşulmuş, ancak terör örgütü elebaşıları, “Öcalan hapisten çıkmadan yeni bir görüşme sürecinin olmayacağı” cevabını vermişler… (Emre Uslu, Taraf, 10.10.12)
Ne var ki Başbakan’ın “terör örgütünün inisiyatifinde” diye suçladığı Meclis’teki BDP’ye kapıları kapatan siyasî iktidarın, PKK terör örgütü ile “görüşme trafiği”ni başlatması handikaplı kırılganlığı, tam tersi sonuçlar doğurmakta.
Tırmanan terör olayları üzerine hükûmetin önünü-arkasını düşünmeden, paralel bir tartışmayla “âkil adamlar” grubu oluşturulup terörist başı ve elebaşlarıyla yeniden “görüşmeler”i başlatması, terör örgütünce yanlış okunmakta. Dahası kanlı terör eylemleriyle tehdit taktiğinin başarısı olarak lanse edilerek Öcalan’ı ve terör örgütünü resmen “müzâkerelerin tarafı” ve “sürecin parçası” haline getiren bir şantaj olarak istimal edilmekte.
“Aracılar”a ve “ricâcılar”a başvurması, kanlı terör eylemlerinin hedefine ulaştığı, Ankara’nın “çâresizlik” içinde olduğu şeklinde yorumlanmakta. Görüşmeler, “müzakere” ve “tâviz” olarak propaganda edilip terör örgütünce “zaaf” ve “teslimiyet” olarak algılanmakta. Terör örgütünün, öncelikle “Öcalan’ın İmralı’dan çıkarılması ve sürecin bir parçası yapılması”nı şart koşup, “aksi halde büyük şehirlerde bomba yüklü araçlarla eylemler yapacağı” tehdidiyle terör şantajını savurması, bunun göstergesi.
Ve aynen “Habur şov”la tıkanan “açılım”da olduğu gibi, çelişkilerle dolu yanlış politikalar teröre prim verip “terörle mücadele”yi akamete uğratıyor, süreci istismarla başına gâileler açıyor, süreci daha da çıkmaza sokuyor. 
Terörle mücadelede netice alınması için, Ankara’nın evvela bu “stratejik hatalar”dan kurtulması gerek…



Bu yazı 1,244 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 25 Ocak 2016 Tefrika ve fitne oyununa gelinmesin
    • 30 Ağustos 2015 Dayatılan, garip kapris seçim
    • 28 Eylül 2014 Stratejik derinlik BOP hesbına işliyor
    • 5 Temmuz 2014 Yönetmelikle GDOya izin!
    • 23 Aralık 2012 Ateşlenen fitne
    • 21 Aralık 2012 İsraille işbirliğine ilveler
    • 30 Ekim 2012 İslm ülkelerindeki dahil karışıklıklara karşı
    • 17 Ekim 2012 Terörle mücadelede stratejik hatalar
    • 1 Ağustos 2012 Ankara-Bağdat siyas krizi…
    • 24 Temmuz 2012 Asıl plan, Suriyenin Iraklaştırılması!
    • 10 Temmuz 2012 Denetim mekanizmalarını ıskat…
    • 19 Mayıs 2012 “Uludere faciası” üzerindeki sır perdesi…
    • 8 Mayıs 2012 Kaosa düşürecek asıl felket
    • 13 Kasım 2011 İki hizmet ve fedakrlık nişnesi; Tevfik ve Vasfiye İleri
    • 7 Kasım 2011 Türkiye, “Suriye savaşının üssü”!
    • 30 Ekim 2011 İran ve Suriye saptırması…
    • 30 Ekim 2011 ABD’ye ses çıkarmayıp AB’yi suçlamak
    • 22 Ekim 2011 Çelişkili atraksiyonlar…
    • 22 Ekim 2011 Terörle mücadelede netice almak…
    • 24 Eylül 2011 Özerklik” demokrasi değil, tefrikayı getirir…

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,852 µs