En Sıcak Konular

Cevher İLHAN
Yeni Asya

Cevher İLHAN
30 Ekim 2012

İslm ülkelerindeki dahil karışıklıklara karşı



Kurban Bayramında İslâm dünyasındaki kriz bölgelerinde kan akmaya devam etti. Barış ve huzur günleri olması gereken bayram süresince de ne yazık ki savaşlar sürdü… 

En evvel BM ve Arap Birliği Suriye Özel Temsilcisi Ahdar İbrahimî’nin Şam yönetimi ile silâhlı muhalefet arasında günlerce süren yoğun temaslarıyla en azından bayram boyunca mutâbakata varılan “dört günlük ateşkes” ihlâl edildi.
“Geçici ateşkes”i kalıcı bir ateşkesin takip etmesiyle silâhların bırakılması, taraflar arasında diyalog ve barış arayışı ile reformlara kapı aralanacağı ümit ve beklentileri, saldırılarla peşinen berhava oldu.
Şam’ın Def Eş-Şevk Bölgesi’nde bomba yüklü bir aracın patlatılması üzerine kadın ve çocukların da aralarında bulunduğu beş sivilin öldürülmesi, 32’sinin yaralanması üzerine patlak veren ve başkentin banliyölerinden İdlib’e, Dera’ya, Haleb’e ve Hama’ya sıçrayan olaylarda 51 kişinin katledilmesi ve onlarca insanın yaralanmasıyla, “ateşkes” daha bayramın ilk gününde kırıldı.
Öteden beri Amerika ve “savaş ortağı” kimi Batı ülkelerinin Türkiye üzerinden her türlü silâh ve lojistik desteği verdiği Suriye silâhlı muhalefeti safında emperyal güçlerin çıkarları hesabına savaşan El Kaide’nin bu kez Halep’in Ermeni ve Hristiyan semtlerine saldırmasıyla iç savaşın boyutları, etnik ve mezhebî tefrika savaşından “dinler savaşı”na genişletilmek istendi.
Bayram arefesinden beri tahrik edilen çatışmalar yalnız Suriye ile kalmadı. Myanmar’ın Arakan bölgesinde Budist çeteler yine Müslümanlara saldırdı. Yine Müslümanlar katledildi, evsiz bırakıldı, Bangladeş ’e göç atmak zorunda kaldı. BM’den ve diğer Batılı kuruluşlardan hiçbir yardım gelmedi.
Afganistan’da bayramın ilk gününde Taliban’ın hükûmete darbe kastıyla bir camiye yaptığı intihar saldırısında beşi çocuk en az 41 kişi öldü.

“ARAP BAHARI”NIN “MENFÎ HAREKET”LE “SONBAHAR”A DÖNÜŞÜ!
Bu arada Lübnan’ı “mezhep çatışması” vartasına sürükleyen gerginlik devam ederken, “Arap baharı”nın isyan ateşinin kıvılcımlarının sıçradığı Kuveyt de karıştı, karıştırıldı. Emir’in seçim kanunlarında iktidar lehine yaptığı değişiklikler, âdeta patlamaya hazır halkı sokaklara döktü. On binlerce kişinin katıldığı ve ülke tarihinin en büyük protestosu olan gösterilerdeki çatışmalarda yüzlerce Kuveytli yaralandı. Muhalefeti temsil eden Ulusal Cephe Sözcüsü ve kardeşinin aralarında bulunduğu 100’ün üzerinde muhalif gözaltına alındı.
Keza Libya’da on binlerce Libyalının öldürüldüğü kanlı devrimin birinci yıldönümünde, Amerikan ve Fransız güçlerinin yakalayıp teslim ettiği Kaddafi’yi linç ederek öldürenin öldürülmesiyle, bir yıldır süregelen çatışmalar alevlendi. Başta Bingazi ve Trablus merkezli olmak üzere ülkenin doğu ve batı olarak ikiye ve hatta Orta ve Kuzey Libya’nın da taksimiyle dörde bölünmesi komplolarının kurulduğu, çeşitli isyancı grupların iktidardan pay kapma kavgası adına hâlâ silâh bırakmadığı ülkede, yeni teşkil edilen ordunun, intikam peşindeki Kaddafi aşiretinin yoğunlukla yaşadığı Beni Velid kentini bombalayıp onlarca kişiyi öldürmesiyle alevlenen iç savaş yeni ve vahim boyutlara varmakta.
Mısır, diken üstünde. Futbol takımlarının müsâbakalarında bile patlayan gerilim, her defasında onlarca, yüzlerce kişinin ölümüne ve yaralanmasına yol açmakta. En son Müslüman Kardeşler Örgütü mensubu Cumhurbaşkanı Mursî ile Başsavcı arasındaki yetki anlaşmazlığıyla süren kriz, “Arap baharı”nın nisbeten en kansız geçtiği bu ülkede de suların durulmadığını gösteriyor.
Ve Suriye’den Libya’ya süregelen çatışmalar, Tunus’tan Bahreyn’e, Yemen’den Suudî Arabistan’a, her an “laik”-“liberal” cepheleşmesiyle, ırkî-mezhebî kavgalarla kitleleri kışkırtabilecek kırılgan vaziyet, Bediüzzaman’ın yaklaşık altmış yıl önce İran ve Mısır’da hissedilen hadise ve buhranları haber vererek ikaz ettiği, “Ecnebilerin parmak karıştırmalarına zemin hazırlar” ve “içtimaî hayatı zir ü zeber (alt-üst) eder ” ifadeleriyle dikkat çektiği, Kur’ân’ın “Birisinin cinâyetiyle başkaları, akraba ve dostları mes’ul olamaz (En’âm, 166)” âyetinin hükmüne riâyet edilmemesinin akıbetini bildirmekte. (Emirdağ Lahikası, 393)

BİR CANİNİN YÜZÜNDEN PEK ÇOK MASUMLARIN ZARAR GÖRMESİ…
Oysa Bediüzzaman, “Şimdiki siyasette, bir câninin yüzünden pek çok mâsumların zararına rızâ gösterilen particiliğin ve taraftarlığın zulüm ve tahribatıyla, bir câninin cinâyeti yüzünden taraftarlarının katledilmesiyle, birtek cinâyet yüz cinâyete çevrilmesiyle gayet dehşetli bir kin ve adaveti damarlara dokundurup kin ve garaza ve mukabele-i bilmisile mecbur eden dehşetli tehlikeli hali netice verdiğini” nazara verir.
Emniyetin ve âsâyişin temel taşı olan Kur’ân’ın bu temel kanunu ile “bir hanede veya bir gemide bir mâsum ile on câni bulunsa, hakikî adâletle ve emniyet ve âsâyiş düstur-u esasîsi ile o mâsumu kurtarıp tehlikeye atmamak için, gemiye ve haneye ilişmemek lâzım-tâ ki mâsum çıkıncaya kadar” misalini veren Bediüzzaman, “âsâyiş ve dahilî emniyete ilişerek, on câni yüzünden doksan mâsumu tehlikeye atmanın İlâhî gazaba sebebiyet vereceğini” ikaz eder. Bu tehlikeye karşı yegâne çâre olarak, “Uhuvvet-i İslâmiyeyi (İslâm kardeşliğini) ve esas İslâmiyet milliyetini o kuvvetin temel taşı yapıp, mâsumları himâye için, cânilerin cinâyetlerini kendilerine münhasır bırakmak lâzımdır” dersini verir.
 “Nur talebeleri” imzalı bir lâhika mektubundaki, Kur’ân’ın bu temel kanunu ile, “Birisinin günâhıyla başkası mesul olamaz” meâlindeki âyetin mânâsına ve sırrına binaen, “şimdi âsâyişi bozmaya çalışan mânevî, dehşetli kuvvetler”  haber verilip, “600 bin Nur nüshaları ve 500 bin Nur talebeleri zabıtaya bir mânevî kuvvet olarak o mânevî tahribata karşı dayandıkları” ifâdesi de, bu açıdan dikkate değer.  (a.g.e., 315, 405)
Ki “Biz bütün kuvvetimizle dahilde ancak âsâyişi muhâfaza için müsbet hareket edeceğiz” esasını vaaz eden Bediüzzaman’ın, “İslâm memleketlerindeki dahilî karışıklıklar”a ve  “mânevî tahribata karşı mânevî tâmirat”la, “müsbet hareket” düsturuyla âsâyişi muhâfaza etmektir” ikazının anlamı budur. (a.g.e., 456)
Aksi halde, “gizli, ifsadçı, anarşi hesâbına çalışan komiteler ve desîseleri”yle iç çatışma ve iç savaşlarla “zâlim ecnebilerin oyun alanı” haline getirilen İslâm âlemi birbirine düşürülerek târumar edilir. “Baharı görmeden yaz geldi geçti” misâli geçen ve “menfi hareket”le “sonbahar”a inkılap eden “Arap baharı”nın getirdiği fırtına ve kasırgalar, bunun ibretli örnekleri.

http://www.yeniasya.com.tr/yazi_detay.asp?id=8478 



Bu yazı 1,301 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 25 Ocak 2016 Tefrika ve fitne oyununa gelinmesin
    • 30 Ağustos 2015 Dayatılan, garip kapris seçim
    • 28 Eylül 2014 Stratejik derinlik BOP hesbına işliyor
    • 5 Temmuz 2014 Yönetmelikle GDOya izin!
    • 23 Aralık 2012 Ateşlenen fitne
    • 21 Aralık 2012 İsraille işbirliğine ilveler
    • 30 Ekim 2012 İslm ülkelerindeki dahil karışıklıklara karşı
    • 17 Ekim 2012 Terörle mücadelede stratejik hatalar
    • 1 Ağustos 2012 Ankara-Bağdat siyas krizi…
    • 24 Temmuz 2012 Asıl plan, Suriyenin Iraklaştırılması!
    • 10 Temmuz 2012 Denetim mekanizmalarını ıskat…
    • 19 Mayıs 2012 “Uludere faciası” üzerindeki sır perdesi…
    • 8 Mayıs 2012 Kaosa düşürecek asıl felket
    • 13 Kasım 2011 İki hizmet ve fedakrlık nişnesi; Tevfik ve Vasfiye İleri
    • 7 Kasım 2011 Türkiye, “Suriye savaşının üssü”!
    • 30 Ekim 2011 İran ve Suriye saptırması…
    • 30 Ekim 2011 ABD’ye ses çıkarmayıp AB’yi suçlamak
    • 22 Ekim 2011 Çelişkili atraksiyonlar…
    • 22 Ekim 2011 Terörle mücadelede netice almak…
    • 24 Eylül 2011 Özerklik” demokrasi değil, tefrikayı getirir…

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,838 µs