En Sıcak Konular

Mahir KAYNAK
Star

Mahir KAYNAK
2 Aralık 2012

Bölgenin geleceği



Ülkemizin tam ortasında yaşadığı bölgenin yeniden nasıl şekilleneceği merak ediliyor. Bu değişim yeni başlamış diyemeyiz. 11 Mart 1991de Zaman gazetesinde yayınlanan bir söyleşimde şunları söylemişim: Irak bölünecektir ara başlığını taşıyan yazı şunlara işaret ediyor: Körfez krizinde ilk olarak dört ülkenin haberdar edildiğini, bunlar aynı ölçüde olmamakla birlikte başta ABD;SSCB, İngiltere ve Türkiye olduğunu söyleyen Kaynak “ ABD yenilgisinden sonra Irak’ı olduğu gibi bıraktığınız zaman bu yenilgiyi haz-medemeyen halkın bir süre sonra tekrar Batı aleyhtarı bir çizgiye oturması son derece doğaldır. O halde yapılacak şey Irak’ın bir güç olarak ABD ve SSCB’nin çıkarlarına karşı koyacak bir potansiyele erişmesini engellemektir. Bu da bölmekle mümkündür.Muhtemeldir ki Irak bölünecektir.Bu bölünmenin kriteri bellidir. Öyle olmak zorundadır. Arap olan unsurlarla Arap olmayan, yani Kuzeyde Kürt ve Türklerin Araplardan ayrı , bir ölçüde bağımsız bir devlet kurmaları muhtemeldir. İran ve Irak hep birbirine karşı kullanılan güçlerdir. Böyle olursa İran tek başına, Batı aleyhtarı tek güç olarak kalacaktır.”

Irak’ın bölünmesi bu günlerde ortaya çıkan bir olay değildir. Birinci Körfez Savaşında da .bu tartışılmaktaydı. ABD Irak’ı işgal edince siyasi yapılanmayı mezhep ve soy farkına göre şekillendirdi. Kuzey Irak’taki Kürt federatif yapısı giderek bağımsız hale geldi.

Suriye’deki olaylar bu ülkenin de bölüneceğini gündeme taşıdı. Kuzeyde bir kürt federatif yapısının oluşması gündeme taşındı. Suriye’deki ayrışma daha çok mezhep farkından kaynaklanıyor. Ancak bunun Suriye’nin bölünmesine yol açacağını sanmıyorum. İç savaş sona erince Suriye’nin ve Kürtlerin bütünlüğünü koruyacağını, ancak bazı Kürt grupların Kuzey Irak’la bütünleşeceğini sanıyorum.

Bölgenin geleceği yalnız bölge halkını ilgilendirmiyor. Büyük güçler bu bölgedeki değişimden daha çok etkilenecektir.Zaten buradaki devletler büyük güçler tarafından kuruldu ve onlar tarafından yönetildi. Görünen yerli yöneticiler orayı kontrol eden büyük güçler adına hareket ettiler. Bu güçler ülke ekonomisini kontrol ediyor ve bundan yaralanarak kendi adlarına hareket eden bir yönetim oluşturuyorlardı. Gerçekte buradaki demokrasilerle tek elden yönetimler arasında fazla bir fark yoktu. Şimdiki görünüm şudur: Büyük güçler enerjiyi kontrol etmek ve böylece dünya üzerinde egemenlik kurmak istemektedirler. Enerjide alternatif enerji kaynaklarına geçiş halen kullanılan enerji kaynaklarından vazgeçmeyi gerektirmiyor. Aksine yeni enerji kaynaklarına yönelme sürecinde eski kaynaklarının rekabetini engellemek için bunların kontrol edilmesi gerekiyor.

Buradaki ülkelerdeki değişimleri incelerken iç dinamiklere çok önem vermemek gerekir. Zaten iç dinamikler dış güçlerin kontrolü altındadır. Bu güçler kendi değer yargılarını yerli güçlere taşımak yerine onları kendi değer yargılarıyla kontrol ederler.

Geleceğin şöyle şekillenebileceğini söyleyebiliriz. Birinci Dünya Savaşından sonra bölgeyi kontrol eden güçler, başta İngiltere olmak üzere Avrupa ülkelerinin kurduğu düzen sona erecek hatta sınırlar bile değişecektir. Bu değişim şeklen olmayabilir ama sınırlar anlamını kaybeder. Liderlik sadece uygun dış politikalarla sağlanmaz. Başta ekonomi olmak üzere bölge ülkelerinin kontrolü sağlanır ve devletler bir şekil unsuru olarak kalırlar.

STAR

http://haber.stargazete.com/yazar/bolgenin-gelecegi/yazi-668042 



Bu yazı 1,167 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 28 Eylül 2014 Büyük oyundaki roller
    • 23 Aralık 2012 Rusya İle İlişkilerimiz
    • 22 Aralık 2012 Ortadoğu
    • 2 Aralık 2012 Bölgenin geleceği
    • 5 Kasım 2012 Suriye’deki gelişmeler
    • 17 Ekim 2012 BALYOZ PLANI
    • 1 Ağustos 2012 Kürtlerin geleceği
    • 24 Temmuz 2012 Suriyedeki gelişmeler
    • 10 Temmuz 2012 Terörün özü
    • 19 Mayıs 2012 Yönlendirme
    • 18 Kasım 2011 Muhalefetten beklenen
    • 13 Kasım 2011 Yeni düzen ve ülkemiz
    • 13 Kasım 2011 Muhalefetten beklenen
    • 13 Kasım 2011 Düğümü çözmek
    • 7 Kasım 2011 Dış ilişkiler
    • 30 Ekim 2011 Gelir Adaletsizliği
    • 22 Ekim 2011 İstihbarat savaşları
    • 24 Eylül 2011 Olanların anlamı
    • 24 Eylül 2011 İstihbarat savaşları
    • 20 Temmuz 2011 Karşı tarafın rolü

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    3,478 µs