Önce İstanbul’da iş yapan bir müteahhidin söylediklerine kulak verelim:
- “İSKİ’ye iş yaptım. İşi bitirip teslim ettim, 7 aydır paramı alamıyorum. En son bir tebligat aldım ve İSKİ’de parası ödenecek olanlarda 139. sırada olduğumu bildirdiler ki bu da paramı aylar sonra alabileceğim demektir.”
Hedef olmaması için adını veremeyeceğim müteahhit devam ediyor:
- “İstanbul Belediyesi bitmiş durumda. Abartmıyorum onlarca, yüzlerce müteahhit ve hizmet veren belediye kapılarında para diye meleşiyor. Kahredici olan kendi yandaşlarına ödemenin anında yapılmasıdır. Paraları yok, olanı da kendi adamlarına veriyorlar.”
Hemşehrim olan bu müteahhidin söylediklerini birkaç gündür araştırıyorum.
Manzara gerçekten korkunç!
Evet tabir uygun olur mu bilmem ama İstanbul Büyükşehir Belediyesi adeta batık bir şirket görüntüsünü veriyor.
Büyük bir bankada genel müdür yardımcısı olan arkadaşımın şu sözleri her şeyi ortaya koyuyor:
- “BİT’ler yani Belediye şirketlerinin tamamına yakını batık hale geldi. Hiç bir özel banka artık İstanbul Belediyesine kredi açmıyor”
Benzer sözleri belediyeye hizmet veren iki ayrı şirketin yetkililerinden de işittim.
İstanbul adeta kongordatoyu açıklayacağı günü bekler durumda.
Zaten öyle olmasa idi Kadir Topbaş seçim öncesinde kamuoyu önünde yapılan taahhüde rağmen suya o ölçüde zam yapar mıydı?
Keza belediye zorda olmasaydı kâr eden İETT şoförlerine bir kez olsun anında yani ay sonu maaşını ödemez miydi? Belli ki İETT’den gelen paralar daha önemli gördükleri yerlere gönderiliyor.
İlginç olan bu konuya muhalefetin eğilmemesidir.
MHP’yi ve Bahçeli’yi anladık, orada muhalefet Meclis açık iken Salı’dan Salı’ya yapılan gurup konuşmaları ile sınırlı peki ya CHP?
Evet Kemal Kılıçdaroğlu ve İstanbul İl Başkanı Gürsel Bey niçin sessizler?
İstanbul tablosu AK belediyeciliğin yüz karasıdır.
İstanbul gibi onca geliri ve kaynağı olan bir metropol bu duruma düşmüş ise bunun sebebi iyi yönetilmemesidir.
Kaliteli muhallebi yapan Kadir Bey belli ki bu işi beceremiyor ya da karışanı çok olduğu için işleri bir türlü toparlayamıyor.
Dramatik olan bir başka şey de İstanbul Belediyesinin düştüğü bu duruma medya’nın ilgi göstermemesi yani kayıtsız kalmasıdır.
Peki medya niçin mi böyle davranıyor?
Bazıları yandaş yani AKP’li, diğerlerinin ise belediyede işleri var da ondan!
Aydın Doğan’ın İstanbul Belediyesinde onlarca işi var, mesela Mecidiyeköy’de Taşyapı ile kurduğu gökdelen bunlardan biri. Dolayısı ile belediye ile iyi geçinmek zorunda. Karamehmet ve Turgay Ciner de aynı durumda.. Ciner’in Taksim’deki yapılarına belediyenin gösterdiği hoşgörü gözler önünde.
Sonuç: AKP’deki çöküş her yerde devam ediyor... Ah bunları afişe eden, dillendiren ve halka anlatan biri olsa emin olun o çöküş daha da hızlanacaktır..
YA VATANDAŞ NE YAPSIN!
Hakimden dinlenme isyanı!
Adı Osman Kaçmaz.. Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi Hakimi.. Kamuoyu onu Abdullah Gül’le ilgili malum talebi ile hatırlar.. İşte bu hakimimize Adalet Bakanlığı apar topar müfettiş gönderdi.. Kamuoyu bu teşebbüsü Gül olayına misilleme ve diğer hakimlere bu şekilde gözdağı yorumunu getirdi. Öyle mi bilmem ama hakim Osman Kaçmaz’ın dün yaptığı suç duyurusu Türkiye’nin polis devleti olduğu iddialarını kuvvetlendiriyor. Koca bir ağır ceza üyesi hakim izinsiz yani yasa dışı dinlemelerle hedef alındığını açıklıyor.. Söyler misiniz birinci sınıf bir hakime bile bunlar yapılabiliyorsa sıradan insanlara neler yapılmaz? Görüldüğü gibi AKP derin devleti yargıyı ele geçirmek için sindirme dahil her şeyi fütursuzca uyguluyor.. AKP karşıtı herkesi ama herkesi bu tabloyu görmeye ve ona göre tavır takınmaya çağırıyoruz..
DEMEK Kİ, NEYMİŞ!..
Mahkeme Hadi Özışık’ın çaycılığını onayladı!
İlgili Asliye Ceza mahkemesi, İnternet Haber’den Hadi Özışık’a, pardon pardon kendisi adından utanıyor ve bir bölümünü kullanmıyor ama resmi olarak adı o, Abdulhadi Özışık’a çaycı demenin suç olmadığına hükmetti... Bu da nereden çıktı demeyin, mahkeme kararını sunuyorum size.. Evet Mahkeme Abdülhadi için çaycı, eğitimsiz, sonradan görme gibi şeyleri yazmanın suç olmadığına hükmetti... Nasıl mı oldu anlatayım size: Abdulhadi efendi yazdığımız bir yazının kendine hakaret olduğunu düşünerek konuyu mahkemeye götürdü ve hakaret davası açtı.. Dava sonuçlandı ve beraat etmişiz yani Abdülhadi için o sözleri hakaret kastı ile etmediğimiz kanıtlandı.. Mahkeme yüzde yüz haklı zira Abdülhadi çayçılık yaptığını ve eğitimsiz olduğunu zaten TÜRKTIME’da kendisi açıklamıştı. Dolayısı ile yalan yazmadık ve hakaret de etmedik... Eee Abdül Efendi, sana söylemiştim, dengim değilsin, git sikletine bulaş diye... “Abdüllatif Şener AKP’de rahatsız ve ayrılacak” diye yazı yazdım, durduk yerde sanki AKP’nin avukatı imişsincesine AKP’ye yaranmak için beni sürekli yalanlayıp, saldırdın. Bak Şener nerede şimdi?Yazdıklarımın doğru olduğu ortada değil mi?Peki ne oldu sonra? Yaranabildin mi AKP güruhuna bari?.. Sonuç ortada... Star’daki sütununu kaybettin ve dahası kilon, boyun, çapın, eğitimin yani kofluğun ortaya çıktı. Dahası,üçüncü sınıf bir gazeteci olduğun da tescillendi... Ne demişler tecrübe yenilen kazıkların bileşkesi imiş.. Dilerim bu olayda bir şeyler öğrenmişsindir.. Çocuk!
PEKİ, KÖPEKLERİ KİM ÖLDÜRDÜ?
Ölüm kuyuları ve Albay Temizöz!
Hatırlayın günler, haftalar ve aylarca ölüm kuyuları edebiyatları yapıldı, manşetler atıldı.. Peki ne oldu? Canlı yayınlarla açılan bu kuyulardan tek bir insan cesedi bile çıkmadı. Çıkan üç parça kemiğin de ölen köpeklere ait olduğu adli tıpça onaylandı. Peki ama yapılan o psikolojik taarruzların, atılan o manşetlerin bir bedeli yok mu? Ülkenin Ordusunu haftalarca katil ve cani imaları ile takdim etmenin bir karşılığı yok mu? Sadece o ölüm kuyuları hadisesi bile TSK’nın aleni bir taarruza muhatap olduğunu gözler önüne sermiyor mu?.. Buradan hareketle Albay Temizöz olayı da bir başka bilinmezdir. Konu yargıda olduğu için içerik olarak bir şey yazmayacağız ama sözde itirafcıların ardarda geri çekilmesinin bir anlamı yok mu? Albay’ın şahsında yargılanan TSK mıdır?
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle