En Sıcak Konular

Cevher İLHAN
Yeni Asya

Cevher İLHAN
28 Eylül 2014

Stratejik derinlik BOP hesbına işliyor



AKP Genel Başkanı seçilen yeni Başbakan adayı Davutoğlu, partisinin olağanüstü kongresinde başta Suriye ve Irak olmak üzere komşulardaki ve bölgedeki bunalıma dikkat çekerek, Ortadoğu ve dış politikayla övünüp medhiyeler dizdi.

Partinin kurucusu Nevzat Yalçıntaş’ın yıllar sonra “bir kurguydu” dediği Davos’taki “one minute” efelenmesinin ardından, İsrail’le her türlü ekonomik ve savunma anlaşmaları, silâh alımı ihâleleri arttırılıp ilişkilerin ve işbirliğinin ilerletilmesine karşı “şahsiyetli dış politika”dan dem vuruldu. 
Oysa kamuoyu araştırmalarının parti teşkilâtındaki anketlerine ve tabanın ağırlıklı temâyülüne rağmen, Erdoğan’ın “paralel devletle mücadele azmi”nin yanı sıra, “başarılı bir Dışişleri Bakanı” olarak sunduğu Davutoğlu’nun, “Ortadoğu’yu ve bölgeyi dizayn” ve “dünyaya nizâm verme” iddiasının aksine, Başbakan’ın danışmanın ikrarıyla Türkiye tam bir “değerli yalnızlığa” itilmiş. 
 “Stratejik derinlikli dış politika” hülyası, gerçekler ortasında âdeta boğulmuş. “Komşularla sıfır sorun” iddiası “komşularla sırf sorun”a dönüşmüş. 
Irak merkezi hükûmetini by pass ederek bu ülkenin petrolünü Kuzey Irak özerk yönetimi üzerinden dünya piyasalarına sunan Ankara’nın Bağdat’la arası uzun süredir açık. Bütün politikalarını devrilmesine hasrettiği Şam yönetimiyle dört senedir zaten bütün köprüler atılmış.
Ütopik – indî reflekslerle Ankara’nın İslâm coğrafyasındaki krizleri doğru değerlendiremediği, “Arap baharı”nı doğru dürüst okuyamadığı görülüyor...

“KÜRESEL KOMPLOLAR”A GELİNDİ…
Ortadoğu kan gölüne çevrilmiş. İki milyon insanın katledildiği Irak’tan sonra Suriye’de iç savaş kargaşa ve kaosunda. Türkiye’nin komşuları arasında Azerbaycan’dan, Ortadoğu’da Katar’dan başka dostu kalmamış gibi.
Türkiye’nin dış politikasının tamamen çöktüğü, Ortadoğu’da batağa saplandığı olup bitenlerde ortada. Davutoğlu, “Bizim ismimizin anıldığı yerde zulme imkân kalmasın” diyor; lâkin son 12 yılda başta çevre ülkelerde ve bölgesel havzada olmak üzere Ankara’nın “stratejik hedef”le yakınlaştığı her başkent, çatışmalara, mezhebî/etnik tefrikalarla iç savaş gailesine sürüklenmiş; işgal, istilâ ve sömürüye uğramış. Erdoğan’ın “Dostum ve kardeşim!” dediği her lider ve yönetimle kavgalı olmuş. 
Düşülen vartada, “küresel güçler”in oyun ve komplolarına gelen Ankara, sorunlar yumağında. “Gelecek ve medeniyet tasavvuru” söylemlerine mukabil, Türkiye’nin yanıbaşındaki ülkeler El Kaide örgütleri belâsına mâruz kalmış. 
En az dört parçaya bölünmekle karşı karşıya kalan Müslüman komşu Suriye’den Türkiye’ye sığınan bir buçuk milyonu aşkın sığınmacıya karşı hiçbir ciddî “tedbir plânı” alınmamış. Çoğu kimliksiz sokağa salınan yüz binlerce Suriyelinin ibate, iâşe ve eğitimi imkânları sağlanmış değil. “Şefkat ve merhametle kucak açma”nın sâdece lâfı ediliyor; yerel yönetimlerin gücünü fazlasıyla aşmasına karşı, problem valilere, kaymakamlara “tâlimatlar” göndermekle geçiştiriliyor. “Ev sahipliği” için yeterli ödenek gönderilmiyor, barınma hizmeti verilmiyor.
Yine etnik ve mezhebî tefrika üzerine bölünüp parçalanmayla karşı karşıya kalan Irak’ta yanlış politikalarla Türkiye kaybediyor. Özetle etraftaki bütün Müslüman ülkelerin nüfusu ve toprağı bölünüp parçalanıyor. Binlerce yıldır birlikte yaşamış halklar yekdiğerine “düşman” hale getirilerek birbirine kırdırılıyor. Diyanet İşleri Başkanı’nın ifâdesiyle dünyada her gün bin Müslüman katlediliyor; hem de bunun 900’ü Müslümanlar tarafından…

“RESTORASYON” 
DEĞİL, YIKIM!
“Dehşetli plân” o denli ki ecnebiler işgal masrafına dahi girmeden bölgenin yer altı ve yerüstü kaynakları bir nevî postmodern işgal ve istilâyla kontrol edilip sömürülüyor. İsrail’e karşı direnebilecek bütün bölge ülkeleri tek tek çökertiliyor. 
Kargaşa üretip, kutuplaşma ve ayrışmalar üzerinden ecnebilerin müdahale alanı oluşturuluyor,  küresel güçlerin hegemonyası pekiştiriliyor; uluslar arası şirketlerin bölgedeki petrol ve enerji kaynakları ve hatları çıkarları korunuyor.
Bu arada Türkiye topraklarına İslâm ülkelerini hedef alan Patriotlar konuşlandırıldı. Pentagon belgelerinde “NATO perdesinde İsrail’in güvenliği hesâbına olduğu tescil edilen Amerikan füze kalkanı radarı Malatya-Kürecik’e yerleştirildi. Ve “AB projesi” tamamen rafa kaldırıldı…
Bununla kalmıyor; mezhebî farklılıklar üzerine kurulan Lübnan çatırdıyor. Körfez ülkeleri mezhebî iftirakla patlama raddesinde. Mısır tam bir karışıklık ve zâfiyet içinde. Libya, iktidar çatışmalarıyla, bölünme sancılarıyla Bingazi ile Trablus arasında can çekişiyor. Irak’ın Kuveyt’e girmesine benzer, ecnebilerce Mısır’ın Libya’ya girmesi fitnesi telkin ediliyor. İşgalden bu yana bir milyon sivilin katledildiği Afganistan’da her gün mâsum insanlar öldürülüyor… 
Davutoğlu’nun ileri sürdüğü “çok boyutlu dış politika”, bölgenin ve İslâm âleminin aleyhine çok boyutlu felâkete dönüşmüş. Dış politika “Ankara merkezli” değil, “küresel ecnebi mihraklar” merkezli. Türkiye “restorasyon” değil, tam bir yıkım içinde. “Büyük Ortadoğu Projesi (BOP)”un işlevi çok boyutlu olarak yerine getiriliyor.
Anlaşılan ki, ipler ecnebilerin elinde; Batı/Avrupa üflüyor, Ortadoğu’dakiler oynuyor.  
Şu hale bakın; Türkiye’nin başta Musul başkonsolosu olmak üzere çocukların ve kadınların bulunduğu 49 diplomatı 100 güne yakındır rehine. Bölgemizi ateş çemberine çeviren, Türkiye’yi yalnızlaştıran, itibarsızlaştırıp savaşın eşiğine getiren dış politikanın “başarısı”ndan dem vuruluyor! 

29.08.2014

http://www.yeniasya.com.tr/yazi_detay.asp?id=18519 

 



Bu yazı 1,350 defa okundu.






Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.





    Diğer köşe yazıları

     Tüm Yazılar 
    • 25 Ocak 2016 Tefrika ve fitne oyununa gelinmesin
    • 30 Ağustos 2015 Dayatılan, garip kapris seçim
    • 28 Eylül 2014 Stratejik derinlik BOP hesbına işliyor
    • 5 Temmuz 2014 Yönetmelikle GDOya izin!
    • 23 Aralık 2012 Ateşlenen fitne
    • 21 Aralık 2012 İsraille işbirliğine ilveler
    • 30 Ekim 2012 İslm ülkelerindeki dahil karışıklıklara karşı
    • 17 Ekim 2012 Terörle mücadelede stratejik hatalar
    • 1 Ağustos 2012 Ankara-Bağdat siyas krizi…
    • 24 Temmuz 2012 Asıl plan, Suriyenin Iraklaştırılması!
    • 10 Temmuz 2012 Denetim mekanizmalarını ıskat…
    • 19 Mayıs 2012 “Uludere faciası” üzerindeki sır perdesi…
    • 8 Mayıs 2012 Kaosa düşürecek asıl felket
    • 13 Kasım 2011 İki hizmet ve fedakrlık nişnesi; Tevfik ve Vasfiye İleri
    • 7 Kasım 2011 Türkiye, “Suriye savaşının üssü”!
    • 30 Ekim 2011 İran ve Suriye saptırması…
    • 30 Ekim 2011 ABD’ye ses çıkarmayıp AB’yi suçlamak
    • 22 Ekim 2011 Çelişkili atraksiyonlar…
    • 22 Ekim 2011 Terörle mücadelede netice almak…
    • 24 Eylül 2011 Özerklik” demokrasi değil, tefrikayı getirir…

    En Çok Okunan Haberler


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,866 µs