Şehid cenâzelerinin peşpeşe geldiği vartada ülkede kan akarken Cumhurbaşkanı ve Başbakan hâlâ siyaset peşinde. Halka karşı partilere buluşma ve görüşme çağrısını yapan Başbakan, kurulacak seçim hükûmeti için parti merkezlerine değil, bizzat milletvekillerine kurye ile bakanlık teklifi atraksiyonunda ve algı operasyonunda.
Türkiye bir garip seçime itiliyor. Şimdiye kadar ki erken seçimler hep dört- beş yıllık yasama süresinin dolmadan üç yıllık sürenin sonunda yapıldı. Bundandır ki, seçimden sonra yeniden seçimi ortaya atan Cumhurbaşkanı bile erken seçim diyemiyor, garip bir biçimde tekrar seçim diyor.
Tekrar seçim, yoğun bir biçimde seçimlere hile karışması ve seçim sonuçlarını etkileyecek kapsamda ülkede seçimlerin yapılmaması üzerine yapılır. Böyle bir durum olmadığına ve başta iktidar partisi olmak üzere herhangi bir parti ve merci tarafından iddia edilmediğine göre, seçimlerin üzerinden üç ay geçmeden iki ay içinde âcilen seçimlerin tekrarlanmasının mantığı bulunmuyor.
Bir diğer garabet, dört yıllığına seçilen yeni Meclisin 24 saat bile çalışmadan Cumhurbaşkanınca feshedilmesi. Milletvekillerinin 9 saat 42 dakika süren yeminle birlikte sadece 22 saat 23 dakika çalışmasıyla 25. dönemin sona ermiş olması.
Daha komisyonlar kurulmadan seçim sonrası milletvekili yemin töreni ile Meclis Başkanlığı ve RTÜK üyeliklerine seçimler için toplanan Meclisin beş aydır tatilde olması. Temmuz ayı Bütçe Gerçekleşme Raporuna göre, 31 Temmuz 2015 tarihi itibariyle; 786.4 milyon lira tutarındaki ödeneğin yüzde 55.7isine denk gelen 425 milyon lirası sarfedilmiş.
Dahası, yeni seçilen milletvekillerinin 15 Temmuzda üç aylık maaşlarını ilâve maaşla 55 bin lira olarak aldıktan sonra, 15 Ekimde yeni üç aylık maaşlarını peşinen alıp seçime girecek olmaları
MECLİSE TAHAMMÜLSÜZLÜK!
Vakıa şu ki, seçimden yaklaşık bir ay sonra Erdoğanın Davutoğluna görev verilmesiyle 32 gün istikşafi görüşmeler denilip partilerin birbirlerini keşfetmesiyle oyalandıktan koalisyon kurulmaması ile harcanmış. Bu sürede herhangi bir koalisyonun görüşülmediği skandalının anamuhalefet genel başkanından sonra iktidar partisi genel başkanı Başbakanca da ikrar edildi.
Tesbit şu ki, Erdoğanın baştan beri dayattığı koalisyon olmaması ve ille de tek parti iktidarı diretmesinden. 7 Haziran seçimleri âdeta yok sayılıyor. Sandıktan çıkan onca koalisyon hükûmeti seçeneğine rağmen iki ay içinde apar topar seçime gidiliyor.
Gerçekten, niçin, seçilen Meclis çalıştırılmayıp bu tür ucubelere tevessül ediliyor? Bunun perde arkasına bakıldığında, Erdoğanın, AKPnin 276nın altına düştüğü her parlamenter aritmetiğini kendisi, partisi ve siyaset arkadaşları için tehlikeli olarak gördüğü anlaşılıyor.
Zira, AKPnin azınlıkta kaldığı herhangi bir Meclis tablosunda, koalisyon kurulsa dahi, muhalefetin grupları serbest bırakması halinde başta 17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturmaları olmak üzere, hırsızlık dosyalarının yargının önüne getirilmesinden korkuluyor.
Keza Sayıştayın engellenip Meclise gönderilmeyen devlet harcamalarına ve ihâleye fesat karıştırmalara dair denetim raporlarının Meclise taşınıp görüşülmesinden çekiniliyor.
Bunun içindir ki, dünyanın iktisadî krize sürüklendiği, 21. sıraya gerileyen ekonominin açık kriz sinyallerini verdiği, istihdamda herhangi bir ilerleme olmayıp işsizliğin resmen yüzde 11lere ulaştığı kırılganlıkta; en vahimi terörün tırmandığı, bölgeye yeniden askerî birliklerin sevkedildiği, olağanüstü halin gündeme geldiği ortamda inadına seçim oldu bittisine başvuruluyor.
Hukuk tanımazlıklarla, antidemokratik emr-i vakilerle, çelişkili çarpıtmalarla, sırf siyasî ihtiraslar uğruna ülke kaosa duçar ediliyor. Meclisin bir gün bile açık kalmasına tahammülü yok!
ÖRTÜLÜ TEHDİTLERLE
Şu garabete bakınız ki, akıbetsiz terörle mücadele yöntemleri yeniden devreye sokuluyor. Büyük masraflarla, daha önce defalarca denenen ve dağın taşın bombalanmasının ötesinde hiçbir sonuç alınmayan sınır ötesi harekâtlarla kamuoyu oyalanıyor.
Şehid cenâzelerinin peşpeşe geldiği vartada ülkede kan akarken Cumhurbaşkanı ve Başbakan hâlâ siyaset peşinde. Halka karşı partilere buluşma ve görüşme çağrısını yapan Başbakan, kurulacak seçim hükûmeti için parti merkezlerine değil, bizzat milletvekillerine kurye ile bakanlık teklifi atraksiyonunda ve algı operasyonunda.
Gittikçe kitleleşen ve bölgeleşen terör örgütünün kırsaldan şehirlere indiği, kentlerin, kasabaların harap edilerek savaş alanına çevrildiği, ortalığın yıkılıp yakıldığı kargaşada, iktidar partisi, muhalefeti suçlama, halkın nezdinde politik rant sağlama manipülasyonunda.
Bu yüzden bütün bu garabetlere, skandallara ve kıyaklar neden başvuruluyor. Bir Bakanın, Başkan seçilseydi kaos olmazdı tehdidini savurmasıyla açıkça açığa çıktığı gibi, Cumhurbaşkanı, halka İktidar partisini seçmediniz bu hale geldi! örtülü tehdidini savuruyor.
Peki, 1 Kasımdaki seçimde de AKP tek başına iktidara gelmezse ne olacak? Bir defa daha mı tekrar seçime gidilecek?
http://www.yeniasya.com.tr/cevher-ilhan/dayatilan-garip-kapris-secim_354106
Yorumlar
+ Yorum Ekle